Post image
Kadına Yönelik Şiddet Derslere Konu Olmalı

Kadına yönelik aile içi şiddet konusunda öğrencilerin tutumunun araştırıldığı çalışmada, kadına yönelik şiddet konusunun ders içe olması önerildi.

Nüfus Bilim Derneği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından ”Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Konusunda İlköğretim İkinci Kademe ve Lise Öğrencilerinin Tutumları” araştırması yapıldı.

Araştırma, okul çağındaki (11-17 yaş grubu) çocukların kadına yönelik şiddet ve çoğu zaman bunun sebebi olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusundaki algılarını anlamak için gerçekleştirildi. Çalışma, Ankara, Erzurum ve Aydın illerinde yürütüldü.

Aileyi nasıl tanımladıkları, kadın ve erkeğin aile ve toplumdaki cinsiyet rollerini nasıl algıladıklarının sorulduğu çocuklara, kadına yönelik aile içi şiddeti, şiddet türlerini nasıl tanımladıkları ve algıladıkları, kadına yönelik aile içi şiddetin nedenleri konusundaki görüş ve düşünceleri, kadına yönelik aile içi şiddet yaşanan ailelerde, yaşanan şiddet sonrasında aile bireylerinin duygu ve düşüncelerinin neler olacağı konusundaki görüşleri ile kadına yönelik aile içi şiddetin nasıl önlenebileceği konusundaki görüşlerine yönelik sorular da yöneltildi.

”Anne ev işinden, baba gelirden sorumlu”
Araştırma sonucunda, gençlerin aile tanımında benzerlik olduğu, ailenin en çok ”sıcak ortam” özelliğine vurgu yaptıkları belirtildi.

Gençler, aile bireylerinden yakınlık duygusu ve desteklenmeyi beklediklerini belirterek, annenin ev işleri ve çocuk bakımından sorumlu, babanın sorumluluk alanın ise evin gelirini kazanmak olduğunu kaydetti.

Kız öğrenciler, toplumda kadın ve erkeğin eşitliğinin olmadığını, öğretim kurumlarına ulaşmada yaşanan eşitsizliklerin kadın-erkek eşitliğine ulaşılmasının önünde bir engel oluşturduğunu ifade ettiler. Erkek öğrencilerin ise bu konuyu yoğun bir şekilde tartışmamaları dikkat çekti.

Çalışma yaşamında yapılacak işler konusunda ise erkek öğrencilerin görüşleri, ”kadınların fizyolojik olarak güçsüz olmaları nedeniyle bu durumlarına uygun işlerde çalışması gerektiği” şeklinde olurken, kız öğrenciler de bu görüşü destekledi.

Öğrencilere göre şiddetin nedenleri
Şiddetin tanımının sorulduğu gençlerin ilk aklına gelen, ”fiziksel şiddet” oldu. Kız öğrenciler ”psikolojik şiddet”in üzerinde dururken, erkek ve kız öğrenciler, ”erkeğin kadına psikolojik şiddet davranışları içinde olmasının kadını çok incittiği” düşüncesini paylaştı.

Kız ve erkek öğrenciler, ”kadının aile ve toplumdaki statüsünün düşük olması, erkeğin kendini kadından üstün ve güçlü görmesi, toplumun kadından olan beklentilerinin erkeğin istek ve beklentilerine boyun eğer tarzda olması, evliliklerin kadın ve erkeğin anlaşması üzerine yapılandırılmaması, evliliklerde kadın ve erkeğin beklentilerinin belirlenmemiş olması”nı kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmasına neden olarak gösterdi.

Şiddet sonrasındaki kişilerin duygularının değerlendirilmesi istenen kız öğrenciler, ”kadının kendini suçlu hissedeceği, psikolojik olarak çökeceği” şeklinde yorumlar yaparken, erkek öğrenciler ise ”şiddet uygulayan erkeğin genel olarak pişmanlık duymayacağı, kendini güçlü hissedeceği” düşüncesini ifade ettiler.

”Güvenlik güçlerinin müdahalesi şiddeti artırır”
Ailede kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmaması için önerilerinin de sorulduğu öğrencilerden kızlar, şiddetin önlenmesinde hak temelli bir yaklaşımı savundu. Kadınların, aile ve toplum içindeki statüsünün yükseltilmesi, evliliklerin doğru planlanması ve kadına yönelik şiddet hakkında farkındalığın artırılmasıyla şiddet olmadan önce kendini koruyabileceğini belirten kız öğrenciler, kadının güçlendirilmesine işaret etti.

Kızlar, şiddet uygulayan erkeklerin cezalandırılması ve gerekirse tedavi edilmesini de önerdi.

Erkek öğrenciler ise şiddet yaşanmadan önlemeye yönelik yapılan müdahalelerden en önemlisinin toplumun eğitim seviyesinin yükseltilmesi olduğunu ifade etti.

Evliliklerin doğru planlanmasına da dikkat çeken erkekler de, kadınların haklarına ulaşmasının ve doğru evliliklerle şiddetin önlenebileceği düşüncesini savundu.

Güvenlik güçlerinin müdahalesinin ve erkeklere verilen cezaların artırılmasının şiddetin artmasına neden olacağını düşünen erkek öğrenciler, boşanma yerine, sorunun aile birliğini bozmadan çözülmesi gerektiğini belirtti.

”Erkekleri içine alan çalışmalara gereksinim var”
Araştırmada, ailede kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik çıkan önerilere de yer verildi.

Öğrencilerin şiddetin nedenleri arasında aile içi iletişim eksikliğini ve yanlış kurgulanmış evlilikleri göstermesinden hareketle aile kurumuna başlangıcından destek sağlayacak mekanizmaların kurulması gerektiği belirtildi.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi gerektiğine işaret edilerek, ”Bu çalışma her ne kadar ülkeyi temsil etmese de lise dönemindeki erkek öğrencilerin aile ve toplumda kadınlardan olan beklentilerinin geleneksel aile yapısında olması, kadının ekonomik bağımsızlığının çok da desteklenmemesi gelecek nesiller için de bir tehdit unsuru oluşturabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle özellikle genç erkekleri içine alan çalışmalara ivedilikle gereksinim vardır.

Gençlere şiddetin hak edilen bir davranış olmaması gerektiğinin öğretilmesi gerektiği belirtilerek, şiddetle mücadele sisteminin güçlendirilmesine dikkat çekildi.

”Öfke yönetimi de ders içeriğinde olabilir”
Kadına yönelik aile içi şiddet konusunda okul müfredatını güçlendirecek yönde çalışmaların yapılması önerisinde bulunuldu.

Müfredatta, konuya özel yeni ders eklemek yerine mevcut bazı derslerin içeriğinde ”iletişim”, ”sorun çözme”, ”öfke yönetimi”, ”kişisel hak ve hürriyetler”, ”kadın ve çocuk hakları”, ”cinsiyet eşitliği”, ”empati kurmak” gibi konuların yer alabileceği kaydedildi.

Bu konuların yer aldığı derslerin öğrencilerin katılımına açık bir şekilde işlenmesi gerektiği ifade edilerek, derslerin edilgen olarak, oyun veya drama şeklinde yapılabileceği belirtildi.

Kadına yönelik aile içi şiddetle mücadelede okulun rolünün dikkate alınması önerisinde bulunularak, okullarla konuyla ilgili çalışan kurumların ortak zeminde buluşarak hareket edilebileceği ifade edildi.

Araştırmadaki ”toplumsal kalıpların öğrencilerin zihinlerine erken yaşlarda yerleştiği” bulgusundan hareketle, bu konuların ders müfredatında olabildiğince erken yaşlarda verilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Ancak bu şekilde kız öğrencilerin, şiddetin mağduru olmalarına yol açan toplumsal ön yargılar ve şartlanmalarla mücadele edilebileceği kaydedildi.
(radikal.com.tr, 30 Aralık 2013)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN