Post image
2013’ün ilk Beş Ayında Bireysel Silahlı Olaylar

Şiddet olaylarını çok kanıksadık. Çok değil, iki yıl öncesinde kadar sokak çatışması haberleri ne kadar azdı. Şimdi neredeyse her hafta bir iki haber görüyoruz. Üstelik yoldan geçenler bu durumdan etkileniyor, masum insanlar, küçücük çocuklar hayatlarını yitiriyorlar. Sayın vekillerimizi bu durumu daha ciddiyetle takip etmeye davet ediyoruz.

Bu yılın ilk 5 ayında medyada yer alan 644 bireysel silahlı vakada 742 ölüm, 120 yaralama olmak üzere 862 mağdur bulunuyor. Geçen yılın aynı döneminde kaydedilen vaka sayısı ile karşılaştırma yaptığımızda %12 artış olduğunu görüyoruz. Ölüm olaylarında ise %15 artış olmuş. Şiddet ülkemizde her geçen gün daha da “ölümcül” oluyor.

 

2013 yılını daha yakından incelediğimizde aslında genel eğilimin değişmediğini görebiliyoruz. Silahları kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için ediniyoruz diyenler en çok yakınlarına silah doğrultuyorlar; %44. Öfke kontrolü konusunda hep sınıfta kalıyoruz, olayların büyük kısmı tartışma üzerine yaşanıyor; %53.

 

Her ne kadar elimizde Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen sağlıklı veriler olmasa da aslında yıllardır takip ettiğimiz medya sayesinde Türkiye’nin şiddet profili hakkında çokça bilgi sahibiyiz. Her ülkenin şiddet olayları kendine has bir şablona sahiptir. Toplumsal dinamikler bu şablonun yerleşmesinde önemlidir. Mesela silahlanmanın en yüksek olduğu Amerika Birleşik Devletlerinde bireysel silahlı olayların nerdeyse üçte ikisi intihar vakalarından oluşur. Biz Türkiye rakamlarına baktığımızda intihar vakalarında bir ivmelenme görüyoruz. İntihar oranları 2011 yılında %9, 2012 yılında %14 ve bu yıl % 16’ya ulaşmış durumda. Bu durum silah ruhsatlandırmasında ne kadar titiz bir psikolojik muayeneye ihtiyacımız olduğuna işaret ediyor aslında.

Elimizdeki verilere göre bireysel silahlı olayların büyük çoğunluğu tabancalar ile işleniyor; %45. Tabancaların en fazla konuştuğu yer, sokak çatışmalarına da konu olan alacak-verecek davaları ve kan davaları.

 

Sınır güvenliğimiz ne yazık ki mazot kaçakçılarını bile yakalayamaz durumdayken, sınırda sürekli hareket halinde olan yasa dışı silah hareketlerinin takibi muhtemelen çok daha zordur. Ancak bu konu çok büyük önem arz etmektedir ve bir an önce çözülmesi gereklidir. Zira vakalarda ele geçirilen silahların %85’i ruhsatsızdır. Bu zafiyet, artık iki yıldır sokak ortasında hiç kimseden çekinmeksizin silahlarını konuşma cesaretine sahip faillerden belli olmaktadır. Sınırda yakalamak mümkün değilse, ülke içinde denetimler arttırılabilir. Bir hafta içinde yurttaşlarımız emniyet kemeri takmadı diye iki kere ceza yiyebiliyorsa, denetimler sıkılaşmış demektir. Ne güzel. Kazaları “önlemeye” yönelik bu denetimleri destekliyoruz. Ama sokakta yürümekten, çocuklarımızı okula göndermekten çekindiğimiz bu günlerde neden aynı denetimlerin “silahlar” için de yapılmadığını merak ediyoruz. Emniyet kemerine bakarken torpidoda, bagajda, ya da sürücü koltuğunun altında duran silahlar var mı acaba diye de bir bakılsa nasıl olur acaba?

İyi haftalar,

Umut Vakfı

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN