Post image
25 Mart

Yılmaz Özdil (yozdil@hurriyet.com.tr)

Muhsin Yazıcıoğlu’nun kazayla ölmediğini, resmen öldürüldüğünü kanıtlayan suikast tapeleri çıkabilir.

Evdeki paralar sıfırla’nırken kaydedilmiş görüntüler yayınlanabilir.

Malezya’ya kaçırmak için uçağın kargosuna altın külçeleri yüklenirken çekilmiş fotoğraflar yayınlanabilir.

Apo’yla telefon konuşması…

Apo’yla buluşma olabilir.

Dolmabahçe’de baş başa neler yaşandı, nihayet açıklanabilir.

Uludere’de vur emrini kim verdi, kendi sesinden duyabiliriz.

Muta nikâhı servis edilebilir.

Bakan bey mesela, durup dururken çıktı ekrana, porno’dan bahsetti.

Evli kuma’dan bahsediliyor.

Gayrimeşru çocuktan bahsediliyor.
*
Hepsi ihtimal dahilinde.

Hepsi akla yatıyor.

Hiçbirine “imkânsız” denemiyor.

“Yapmaz öyle şey” denemiyor.

“O kadar da olmaz” denemiyor.

Hatta, tek tek değil, hepsini birden yapmış olması bile mümkün.
*
Terzi işi takım elbise gibi, hiç pot yapmadan omuzlarına oturuyor.

25 Mart, aslında budur.

En ağır suçların, en adi rezaletlerin bile, artık şaşırtıcı bulunmaması, toplum nazarında sürpriz olmamasıdır. “Eksiği yoktur, fazlası vardır, Allah bilir daha neler yapmıştır bunlar” duygusunun hâkim olmasıdır. Asrın memleketiyiz filan derken, memleketi ve milleti getirdikleri yerdir, 25 Mart.

(Hürriyet, 25 Mart 2014 Salı)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN