Post image
29 Ekim 1923’ü kutluyorum…

28 Ekim 2019 Pazartesi

Benim “Cumhuriyet Bayramım”, 29 Ekim 1923.

O günün bayramını kutluyorum. Coşkuyla kutluyorum.

“Atatürk Cumhuriyeti”nin bayramını kutluyorum.

Kutsal “Kurtuluş Savaşımızı” kutluyorum.

Dünya devletlerini yenişimizi kutluyorum.

O Cumhuriyetin “bağımsızlığını” kutluyorum.

O Cumhuriyetin “laik değeri”ni kutluyorum.

Laik eğitimini kutluyorum.

Sarayın kapalı iradesinin Büyük Millet Meclisi eliyle halkın açık iradesine devredilmesini kutluyorum.

“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyen aydınlanma önderi Mustafa Kemal Atatürk’ü kutluyorum.

Savaş yorgunu 13 milyon insanla eğitim, sağlık, tarım, endüstri alanlarına cesaretle girişen devrimci cesareti kutluyorum.

Yokluk içinde her şeyi var etmeye çalışan Cumhuriyet öğretmenlerini kutluyorum.

Köy Enstitülerini kuran, yürüten idealist eğitimcileri, Hasan Âli Yücel’leri, İsmail Hakkı Tonguçları kutluyorum.

Verem savaş doktorlarını kutluyorum. Sıtma savaş doktorlarını kutluyorum. Köy ebelerini, hemşireleri, aşılar yapan sağlıkçıları kutluyorum.

Köyden başlayan kalkınmayı, yokluktan varlığa dönmek için çalışan adsız kahramanları kutluyorum.

O cesur Cumhuriyetin bilinçli önderinin yanında yürüyen devrimci kadroyu kutluyorum.

Onların sarsılmaz ahlaklarını, dürüstlüklerini, cesaretlerini, azimlerini kutluyorum.

Tarihimizin gerçek liderinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz öngörüsüne yeniden hayran oluyorum.

O, bugünleri bile gören, bize haber veren, olacakları anlatan önder ile yeniden gurur duyuyorum.

29 Ekim 1923’ü kutluyorum.

Cumhuriyetimiz kutlu olsun.

29 Ekim 2019 kırgınlığımız…

Bugün neleri yaşıyoruz?

Halkın açık iradesinin yeniden Saray’ın kapalı iradesine teslim oluşunu yaşıyoruz.

“Egemenlik ulusundur” kavramının yerini “egemenlik Saray’ındır” olgusunun alışını yaşıyoruz.

Atatürk Cumhuriyeti’nin “liyakat” ekseninin kaldırılıp yerine “Saray’a sadakat” ekseninin konuşunu yaşıyoruz.

Laik eğitimin yerine tarikatların egemen olduğunu, onlar eliyle de eleştirel düşüncenin yerine dogmatik ezberlerin yerleştirilişini yaşıyoruz.

Türk Dil Kurumu eliyle Arapçadan, Farsçadan arındırılma yerine Osmanlıca gibi yapay bir dilin geçirilme çabalarını yaşıyoruz.

Sağlık hizmetlerinin bilimsel ekseninden uzaklaştırılıp “hacamatçılık” gibi “sülükçülük” gibi ilkel yöntemlerin sağlık hizmetine sokuluşunu yaşıyoruz.

Cumhuriyet tarafından yaratılmış kurumların haraç mezat satılışına şahit oluyoruz.

En değerli mal varlıklarının, halkın sahip olduğu her şeyin özel yandaş şirketlere nasıl pervasızca satıldığını görüyoruz.

Böyle gelmiş, böyle mi gidecek?

Elbette hayır. Kesinlikle HAYIR.

Bu ülkenin Cumhuriyetçi güçleri bunların hiçbirini kabul etmeyecektir.

29 Ekim 1923 kanla, terle, azimle, sebatla kazanılmıştır.

29 Ekim 2023, ilkinden yüz yıl sonra gene Atatürk Cumhuriyeti olarak kutlanacaktır.

Ne bedel ödenirse ödensin.

Mutlaka…

(Cumhuriyet, 28.10.2019)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN