Post image
Algının kapılarını kır

 

Tuğçe Madayanti DİZİCİ

Netflix’te yayımlanan The Game Changers, bilgileri güvenilir bir şekilde söylüyor. Vegan olmayanların veganlara karşı senelerdir atak halinde kullandığı bazı başlıklar iyi bir şekilde ele alınıyor.

The Game Changers yani Oyun Değiştiriciler, James Cameron, Arnold Schwarzenegger ve Jackie Chan gibi isimlerin yapımcılığını üstlendiği, profesyonel olarak yapılan sporda bitki bazlı beslenmenin devasa yükselişini belgeleyen aynı zamanda çığır açan bilimsel gelişmeleri ortaya koyan ve bunu zafer hikâyeleriyle taçlandıran bir belgesel. 190 ülkede aynı anda Netflix’te gösterilmeye başlanan film, gezegendeki en güçlü, en hızlı ve en sert sporculardan önemli isimlerin hikâyelerini belirli ve merak uyandırıcı bir çerçevede ele almış. Filmin yönetmen koltuğunda ise The Cove isimli unutulmaz belgeseli çeken Oscar ödüllü Louie Psihoyos oturmakta. Uzun yıllar devlet kurumlarında dövüş teknikleri öğreten Ultimate Fighter şampiyonu James Wilks, dizlerinden sakatlanınca ‘Gerçeği bulmam lazım!’ diyerek iyileşme ve beslenme üzerine başladığı araştırma süreci filmin konu diziliminin bel kemiğini oluşturmakta.

Etin enerji verme meselesinin başlangıcı 1800’lere kadar inmekte. Alman kimyager Liebig’in 19. yüzyılda yaydığı bilgiler ile kas enerjisinin hayvansal proteinden geldiğine dair inanç yaygınlaşmıştı. Şimdi ise et üzerine inşa edilen enerji meselesinin ne denli yanlış olduğu gözler önüne serilmekte. Peki, ilk insanların neler yediği konusundaki popüler algı ne zamana kadar uzanmakta? 1930-1940’lara kadar. Ancak son on yılda gelişen yeni bilimsel yöntemler sayesinde arkeolojik buluntuların bir kez daha yorumlandıktan sonra bilim insanlarının Yontma Taş Devri alanlarında bolca bitki bulduklarını ve ilk insanların çoğunlukla bitki yediğini keşfettiklerini görüyoruz. Bu gelişen bilimsel teknoloji sayesinde bir şey daha öğreniyoruz; Roma İmparatorluğu’nda en iyi dövüş eğitimi alan gladyatörlerin çoğunlukla vejetaryen olduğunu. Efes’teki 68’den fazla gladyatör kalıntısı bulunan Romalı gladyatörler mezarlığından çıkarılan 5000’den fazla kemik üzerindeki çalışmalar gladyatörlerin çoğunlukla vejetaryen olduğunu bilimsel verilerle göstermekte. Zaten diyetlerinden dolayı gladyatörlere ‘arpa ve fasulye yiyen’ anlamına gelen ‘Hordearii’ dendiğini de hatırlatmakta fayda var.

‘ERKEK ADAM ET YER(!)’

Şu ana kadar ona öğretilen bilgiler yıkılmaya başlayınca Wilks, diğer vegan sporcuları araştırmaya başlıyor. Tüm zamanların en iyi ultra koşucularından Scott Jurek, World Series ve Superbowl şampiyon takımların doktoru olan Dr. James Loomis , vegan diyetine geçtikten sonra hem kişisel hem genel rekorları kıran günümüz olimpiyat sporcularından Morgan Mitchell, ABD milli bisiklet şampiyonu Dotsie Bausch ve motor sporları tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı sporcularından Lewis Hamilton ile yapılan görüşmeler oldukça kafa açıcı ve ilham verici. Kas mabedi olan Arnold Schwarzenegger’in senelerce hayvansal ürünle beslenmiş olmasının, ‘erkek adam et yer’ mitinin ne denli yanlış olduğunu söylemesi ise çok önemli.

Belgesel öğrendiğinizde çok şaşıracağınız bilgileri güvenilir ve anlaşılır bir şekilde size söylüyor. Vegan olmayanların veganlara karşı senelerdir atak halinde kullandığı bazı başlıklar ele alınmış. Etoburların amino asit, östrojen, köpek dişi, B12 içerikli bazı ezber sorularını adamakıllı cevaplayıp, popüler algıları da yıkarak izleyenlerin hayatında bir değişiklik yapmaları için oldukça güçlü veriler oluşturmakta. Ve en çok kullanılan köpek dişi argümanı! Siz de primatlardaki köpek dişinin et için olduğunu sanıyor olabilirsiniz ama hayır. Cevabı belgeselde. Özellikle medya aracılığı ile bazı doktorlar tarafından sayısız bir şekilde soyanın zararları arasında sayılan, soyanın östrojen seviyesini yükselttiğine de inanıyor olabilirsiniz ama hayır. Gerçek östrojen içeren gıdaların aslında tavuk, yumurta, süt gibi hayvansal ürünlerde olduğunu bilim söylüyor.

‘Sigara sizin için iyidir’ diyerek sigaranın pazarlandığı dönemleri hatırlayın. Ve dönemin doktorları tarafından bile sigaranın sürekli olarak tavsiye edildiğini biliyoruz. Bu konuda müthiş bir pazarlama yapıldı bu dünyada. Babe Ruth belki de sırf bu pazarlama yüzünden 50 yaşında gırtlak kanserinden hayatını kaybetti! Şimdi aynı taktik pazarlama et endüstrisi üzerinden yapıyorlar. Bugün de yalan, yanlış haberler, belli odaklar tarafından yaptırılan araştırma raporları ile kaybetmemek üzerine büyük yalanlar inşa eden kirli bir reklam bombardımanı ve medyası ile karşı karşıyayız. Mesela bazı medyanın kadrolu elemanı gibi iş gören, veganlara ‘tahıl beyinli’ diyebilecek kadar bilimden kopuk küstah bir Canan Karatay var elimizde. Belgesele ‘vegan propaganda’ yorumları ile saldıranlar kesin olacaktır. Şöyle sorayım; ‘Bitki bazlı beslenin’ denilmesi en çok kimi rahatsız eder? Bitki bazlı beslenme kazanırsa en büyük kaybedecek olan kim? Elbette ki milyar dolarlık ET endüstrisi ve İLAÇ endüstrisi. O zaman yanlış bilgi ve propagandayı pompalayan aslında kim olabilir? Peter Drucker ‘İletişim dinleyiciye bağlıdır’ der. Umarım bu belgeseli tüm alıcılarınız açık izlersiniz, gezegen, hayvanlar ve kendiniz için.

(Birgün,19.10.2019)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN