Post image
Aşkın gözü kör mü?

 

Galiba kör…

Çünkü pek çok kadın cinayetinde genç kız ve kadınların bir zamanlar aşık olduğu ya da aşık olduğunu sandığı adamlar tarafından öldürüldüğü ortada…

Bir “erkeğin elinin kiridir”!..

Sevdiğini iddia ettiği kadını darp edebilir, her türlü işkenceyi yapabilir, üstüne bir, iki kuma getirebilir, hatta hepsini aynı evde oturmaya bile zorlayabilir…

Ama bir kadın veya genç kız; “kıskançlık” safsatası ya da başka gerekçeyle gördüğü şiddet karşısında birlikte olduğu erkeği terk edemez…

Sevmek ya da her tür şiddeti uygulamak kadar terk etme hakkı da erkeğindir…

Çünkü her şey erkekliğin raconundandır… Ki, tarihler boyunca bu iş böyle sürmüş… Ve hala az gelişmiş ülkelerde ve doğululuk zihniyetinin hakim olduğu toplumlarda, ailelerde bu iş böyledir…

Henüz unutmamışsınızdır… Diyarbakır’da 24 yaşındaki Melek Aslan, memleketten yani Adıyaman Kahta’dan gelen 21 yaşındaki kardeşi Mustafa Aslan tarafından tabancayla vurularak öldürülmüştü…

“Namusumu temizledim” diyen kardeşi, henüz hayatının baharında, Diyarbakır Dicle Üniversitesi Matematik Bölümü’nden geçen yıl mezun olup, dersler vererek parasını kazanan ablasına hiç acımadı…

Sonra ortaya çıktı ki; 35 yaşındaki eski erkek arkadaşı Orhan Vatansever “şiddet uyguladığı için terk edilmeyi” hazmedemeyip Melek’in 21 yaşındaki kardeşini “azmettirmiş”ti…

“Namus…”

Ne menem şey…

Doğu toplumunda, dar ve baskıcı bir çevrede, sorgulamadan, örf ve adetlerle, töreler beynine zikredilerek yetiştirilmiş gencin, kendisine telefon edip ablası hakkında ileri geri konuşan adamın söylediklerini “sorgulamak”, ablasına sahip çıkıp, arkasında dimdik durmak aklına bile gelmemişti…

Melek ve Mustafa…

Adıyamanlı Hasan ve Adile Aslan’ın 11 çocuğundan sondan ikisi…

Şimdi birisi “kadın cinayetlerinin son kurbanlarından” olarak mezarda, diğeri ise çocukluğundan itibaren aşılanan “namus” kisvesinin esiri olmuş biri olarak cezaevinde…

Mustafa, Orhan Vatansever’in telefonla arayarak “Diyarbakır’da ablasının kötü yola düştüğü”nü söylemesi üzerine Kahta’dan kalkıp 1 yıldır görmediği ablasının yanına gelmiş. Önce sarılıp hasret gidermişler, sonra ise dört kurşun sıkıp ablasını öldürmüş…

Yani ablasına şiddet uygulayıp, peşini bırakmayan bir “namussuzun” sözüyle “namus”unu temizlemiş…

Şimdi babası Hasan, Mustafa’dan şikayetçi… Annesi Adile’nin gözyaşı dinmiyor; “Ben şimdi hangisine yanayım. Meleğime mi, Mustafama mı? Ciğerimi yaktınız. Meleğimin üzerine yorgan örteceğime toprak örttüm…”

Hakkındaki “uzaklaştırma” kararına rağmen Melek’in peşini bırakmayan ve kardeşinin öldürmesine “azmettiren” eski sevgili Orhan Vatansever de tutuklandı…

İfadesine göre; güya Melek’i seviyormuş, evlilik planları yapıyormuş…

Sevdiği için mi acaba kendisini terk eden Melek’in uygunsuz olduğunu iddia ettiği fotoğraflarını kardeşine yollayıp, öldürülmesini sağlamış?

 

 

Maalesef Melek olayı kadına, genç kıza toplumun “bakış açısı”nın en acı ve en son yaşanan örneklerinden biri…

Ne dersiniz, Melek’in katili sadece kardeşi Mustafa mı?

Toplumsal zihniyet, kadın-erkek eşitliğinden uzak toplumsal bakış açısı masaya yatırılıp, yargılanması gereken, kadın cinayetlerinin önlenmesini sağlamada en önemli kriter değil mi sizce?

Ve görülüyor ki; başta devletin yönetim kademelerini işgal edenler olmak üzere herkese bu konuda iş düşüyor…

Zihniyetler değiştirilmediği, eğitim sistemi “sorgular” gençlik, insan yetiştirir hale gelmediği müddetçe de aileler, gençler baskıcı çevresel faktörlerin etkisi altında kalmaya devam edecek… Maalesef daha çok erkek cinayetleri sürecek, Melek’ler ölecek…

İyi haftalar

Umut Vakfı

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN