Necdet NEYDİM
Kate Claxton’un yazdığı “Benim Annem Bir Kaplan”, ebeveynlerin ve diğer yetişkinlerin, çocuklarıyla beden algısı, özgüven ve kendi ile barışık olma ve başkalarının farklılıklarına saygılı davranma hakkında birlikte söyleşmek, tartışmak ve etik bir davranış elde edebilmek için güçlü mesajlar içeren bir kitap. Güçlü bir benlik gelişimi için, çocukların oldukları gibi sevildiklerini hissetmelerine ve var olduklarına inanmalarını sağlamaya destek konusunda yol arkadaşı olabilir.
ANNE İLE İLK TENSEL TEMAS
Erich Fromm, Sevmek Dokunmaktır kitabında, dokunmanın sevgiyi ifade etmenin en önemli yollarından bir tanesi olduğunu söyler.
Aslında dokunmak dediğimiz zaman dokunmak bir tensel temasın ifadesidir. Bu tensel temasın ilk başlangıcı çocuğun anne karnından çıkıp onun kucağına geçişi ile başlar. Çocuğun anne kucağına alınması onun anne ile ilk tensel teması başlatır.
Anne memesine dokunup beslenme sürecine girmesi tüm memeli hayvanlarda olduğu gibi yaşama dokunmanın sembolik eylemi gibidir.
Çocuğun annesiyle kurduğu tensel temasta hem bir sıcaklık hem bir güven, dahası beslenme güvenliği ve hayatta kalma teminatı da vardır.
SEVGİ İLETİŞİMİ
Çocuk dünyaya geldikten sonra anneyle kurduğu tensel temaslarla hem yaşamı hem ilk defa bir canlıyı hem de kendisini keşfetmeye başlar. Karşılaştırmalı olarak kendine dönük farkındalıklar oluşur.
Özellikle kız çocuklarının benzerlikler açısından anneyle yaşanan karşılaştırma süreci, anneyi keşfederken kendini de keşfetmesi önemli bir durum olarak ortaya çıkar.
Yine de tüm bunların içerisinde en önemli süreç anne ile yaşanan sıcaklık, o duygusal iletişimin yaşanmasıdır. Bu sevgi iletişimidir.
Ele aldığımız “Benim Annem Bir Kaplan” adlı kitaptaki Eliz adındaki kız çocuğu annesini vahşi doğadaki bir canlıya, kaplana benzetmektedir.
“Benim annem bir kaplan ama ormanda yaşamıyor” diyen kız, aslında içinde taşıdığı özdeşim arayışını duşa vurmaktadır. Bu önemli bir durumdur.
Metne baktığımızda, kız çocuğunun annesinin karnındaki doğum çatlaklarını göresi ve bu çatlakları farklı biçimde tanımlaması durumuyla karşılaşırız.
Annesinin karnındaki doğum çatlaklarını gören çocuğun, annesini, etrafındaki ya da bildiği gördüğü izlediği güçlü bir canlıyla özdeşleştirme çabası ortaya çıkar. Eliz annesinin karnındaki çatlakları bir kaplanın üstündeki çizgilere benzetir.
Böylece bu çizgiler aslında annesine güç veren çizgilere dönüşür ve annesini şöyle tanımlar: “Benim annem bir kaplan ama ormanda yaşamıyor.”
CANLILARLA ÖZDEŞLEŞME VE ÖZGÜVEN
Eliz’in anne tanımlaması çok önemli aslında. Annesiyle birlikte bu yeni tanımlama üzerinden yine farklı ilişkiler kurmaya başlıyor.
Ve Eliz annesinin karnındaki çatlaklardan yola çıkarak onu bir kaplana benzetirken aslında kendisinin de doğanın içerisinde güçlü bir hayvanla nasıl özdeşleşebileceğini fark ediyor ya da aslında ona ulaşmaya çalışıyor.
Çünkü Eliz’in bedeninde benekler, yüzünde çiller vardır. Bu nedenle Eliz bu özdeşleştirme üzerinden özgüvenini güçlendirmeye, bu tanımla sosyal yaşama daha çok katılmaya çalışmaktadır.
Anne, Eliz’in babasını, saçlarındaki dalgalı görünüm nedeniyle bir zebraya benzetir.
“Vücudunu baştan aşağı saran tatlı çillerinle senin de seni özel kılan kendine has bir desenin var. Sen kendini kime benzetirdin” diyen annesine Eliz’in “Zürafa” yanıtı aslında çocukların yaşama bu şekilde farklı canlılarla özdeşleşerek hem sevimli hem de kendini daha güçlü kılabilen, sosyal çevresi içerisinde kendini daha özgüvenle tanımlayan, iletişim ve ilişki alanlarını geliştirebilen ve sosyal yaşamın içerisinde daha güvenle var olma çabalarını yansıtır.
Çocukların özdeşim arayışlarını engellememek, onların bu düş kurma alanlarını daha da güçlendirmek, onları teşvik etmek sanırım o çocukların geleceğe bakışlarını daha güvende tutacaktır.
SONUÇ
Kate Claxton’un yazdığı ve Hayriye Selen İyicil’in çevirdiği kitap Okuyan Koala Yayınevi tarafından yayımlanmış.
Özellikle soru sorma becerisi gelişmiş ya da gelişmesi istenen çocuklar için yazılmış ve elbette beden algısı ve farkındalıklara dönük farkındalık geliştirme için düşünülmüş sıcak ve çocuğu kuşatan bir öykü, bir anne kız öyküsü.
Bedensel farkındalık ya da farklılaşmayı paylaşılmayan sorunlara gömmek yerine düş gücüyle anların neye benzeyebileceğini araştırmak ve bunu düşsel yun haline getirmek çocuk ve ebeveyn arasındaki ilişkiyi de güçlendirebilecektir.
Daha önemlisi anne-kız arasında oluşan sevgi dolu tensel temas ve kendi aralarında kurdukları içten diyalog ortamı çocuğun dünyasını olumlu etkiliyor.
Benim Annem Bir Kaplan – Beden Algısı Hakkında Cesaret Veren Bir Hikaye / Kate Claxton/ Çeviren: Hayriye Selen İyicil / Okuyan Koala Yayınları / 32 sayfa
(Cumhuriyet Kitap, 20.11.2025)


Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN