Post image
Bir büyük aşkın öyküsü, ama cinsellik olmadan!…

SEKİZ DAĞ – Sinemada böylesine özel, özgün ve aykırı bir ilişki, belki ilk kez bu denli görsellik içeren bir filme konu olmaktadır

 

Atilla DORSAY

(Le Otto Montagne / The Eight Mountains)

Yönetmen: Felix van Groeningen, Charlotte Vandermeersch
Senaryo: Paolo Cognetti, Charlotte Vandermeersch, Felix van Groeningen
Görüntü: Ruben Impens
Müzik: DanieL Norgren
Oyuncular: Luca Marinelli, Alessandro Borghi, Lupo Barbiero, Lopo Barbiero, Cristiano Sassella, Elizabetta Mazzullo, Andrea Palma, Surakkshya Panta

İtalya-Belçika-Fransa ortak yapımı, 2022.

Öyle bir yeni sinema dünyasına daldık/dalıyoruz ki… Yaşanan genel bunalımdan sonra, ya alabildiğine gösterişli, ama kof filmler var. Öte yandan son derece özel, kişisel ve sanatsal yapımlar. İşte bu ikinci türde yeni bir zirve. İki buçuk saatlik uzunluğuyla seyri çok kolay olmasa da…

 

 

Haftanın sinemalara gelen en iyi filmi bu… Paolo Cognetti adlı İtalyan yazarının 2016 tarihli bestseller kitabından uyarlanan film, Belçikalı karı-koca yazar-yönetmen ikilisi Felix van Groeningen ve Charlotte Vandermeersch tarafından sinemalaştırılmış. Yönetmen aslında Belçika’nın Flanders denen dümdüz bölgesinde büyümüş. Ama hikâye adına İtalyan Alpleri denen dağlık bölgede geçiyor. Bu da filmin birkaç temel özelliğinden birini yansıtıyor: doğaya, ama daha çok dağlara ve onların eşsiz güzelliğine adanmış bir destan…

Ve bu dekorda 12 yaşlarında ilk kez tanışıp arkadaş olan iki genç adam… Biri unutulmuş bir dağ köyünün son çocuğu olan Bruno. Öbürü daha çok şehir insanı olan Pietro. Film onları o çocuk yaşından alıp uzun yılların ötesine taşıyor. Birbirlerine çok bağlansalar da, sonunda hayatlarını kendi açılarından biçimlendirmeye çalışıyor. Ama bu kolay olmayacaktır. Özellikle ailelerin işin içine girmesi yüzünden…

Ads by Kiosked

 

 

İki arkadaş gençlik yıllarında dağların en tepelerine tırmanır. Hem de en karlı dönemlerde; karla ve buzullarla hemhal olarak. Birbirlerine iplerle bağlı olarak yaptıkları bir çıkış filmin en güzel sahnelerinden biridir. Keza Pietro’nun babasıyla son tırmanışı da öyle.

Ama sonra ayrılık gelir çatar. Daha çok aileleri çocuklarının o kendine özgü ilişkisine destek yerine köstek oldukları için… Böylece Bruno ile Pietro 15 yıl kadar buluşmazlar. Ömürleri akar gider. Birbirlerini hep özlemle anar; ama bir araya gelemezler. Ve Bruno kendi kendine sorar: “Onun kayıp rüyasıyla ne yapmam gerekiyor?” diye…

Sonra yeniden buluşurlar. Ve bir tepedeki terk edilmiş kulübenin yerine bir dağ evi inşaatına geçerler. Sadece ikisi ve bir de büyük yardım aldıkları eşekler!.. Bruno daha çok ustadır; Pietro ise işçi… Ve o ev sonunda onların ‘yazlık evi’ ve her yıl yeniden buluşma mekanı olacaktır.

Ama ayrılık yine kaçınılmazdır. “Bütün atalarım dağlarda yaşadı” diyen Bruno oralarda kalsa da, daha ‘akıllı’ gözüken Pietro taa Himalayalara, Nepal ülkesine gider. Arada kadınlarla ilişki kurulur, çoluk-çocuk yapılır; çok önemli gözüken “kendi peynirini kendin yap’ zanaati öğrenilir. Sonunda istediği gibi bir kitap da yazan Pietro geri döner. Acaba o dağ evinde yeniden buluşabilecek midirler?

 

 

Böylece hikâyenin bence temel özelliği ortaya çıkar. Bu görkemli bir aşk hikâyesidir: iki erkek arasında yaşanan… Ama hiçbir cinsel yanı da olmadan… Sinemada böylesine özel, özgün ve aykırı bir ilişki, belki ilk kez bu denli görsellik içeren bir filme konu olmaktadır. Belki iki sinema klasiği bir ölçüde hatırlanabilir: Ang Lee’nin Brokeback Mountain (2003) ve Sean Penn’in İnto the Wild (2007).

Yönetmen Felix van Groeningen 1977’de Belçika’da doğmuş. 2000’lerde başlayan kariyerinde özellikle Çölde Kutup Ayısı, Kırık Çember, Belgica, en çok da Güzel Oğlum filmleriyle dikkat çekmiş. 4 yıl aradan sonra gelen bu filmi onun zirvesi sayılabilir.

Görüntü yönetmen Ruben Impens takdire layık bir çabayla karşımıza gelir. Ayrıca sık sık bir leit-motiv gibi filme katılan ‘canzone’ler (İtalyan şarkıları) da büyük önem taşır. Ve filmin duygusallığına büyük katkıda bulunur.

Filmin adı olan Sekiz Dağ İtalyan doğasına değil, Pietro’nun gittiği Nepal’e ait bir tabirdir. Hepsi İtalyan olan ve aralarında tanıdığımız hiçbir ismin bulunmadığı oyuncuların ise gayet iyi oynadıklarını belirtmeliyim. Özellikle iki baş karakter değişik yaşlarını canlandırırken hiçbir yadırgamaya neden olmuyor. Ama acaba en yaşlı hallerinde sakal-bıyığa biraz fazla sığınmışlar denebilir mi?

(T24, 24.03.2023)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN