Post image
Bir dizi, bir film, bir belgesel

Beef

 

Tuğçe Madayanti ŞEN

Umutsuzlukla ve hayal kırıklıklarıyla mücadele edenleri ve de art arda bölümleri devireceği kaliteli dizi arayanları Netflix’in “Beef” isimli yeni dizisine davet ediyorum. A24 yapımı olan “Beef”, zorlayıcı, alışılmışın dışında yapımlarıyla ara ara heyecan yaratan Netflix’in güzel günlerini hatırlattı.

Hem sınıfsal hem varoluşsal sancıların her bölümde zarif bir şekilde keşfe sunulması açıkçası bir süredir varlık göstermeyen prestijli TV için derin bir nefes aldırmış bu diziyle. Ustalıklı hikâye anlatımı ve teatral performansların uyumu ise çok iyiydi.

Hayatlarının tükendiği duygusu içindeki iki yabancının bir trafik olayında karşılaşmasından sonra komedi dram türündeki hikâyesi açılmaya başlıyor dizinin. Kısa bölümler halinde gayet niş bir tarzda ile ilerleyen dizinin baş karakterleri; Servet, refah içinde evli, çocuklu işletme sahibi Amy (Ali Wong), maddi sıkıntı içerisinde olan yetersizlik duygusu ile boğuşan, kardeşi ile küçük bir dairede yaşayan işçi Danny (Steven Yeun). Yaşanan bu trafik olayındaki öfke patlamaları ile bastırılmış duyguları kimyasal atık gibi sızmaya başlayan bu ikilinin. Amy’nin eşi George’un amansız pozitiflik ısrarının Amy’nin sıkışmışlık duygusunu iyice preslemesiyle öfkesinin toksikliğinin yoğunlaşmasına katkı sağlamasını izlemekten oldukça keyif aldım.

Danny ve Amy’nin birer yabancı olarak başladığı, ancak birbirlerinin öfke kaplarını dolduran kan davasının taraflarına dönüşmelerini, «Öfke sadece geçici bir bilinç halidir” diyerek tiye almak istiyorum kahkaha eşliğinde. Ayrıca zıt sosyoekonomik tabakalardan olmalarına karşın içlerindeki kasvet, keder ile bir yerlerden birbirlerine bağlanıyor bu ikili. Toplam on bölümden oluşan, Lee Sung Jin tarafından yaratılan ve olumlu eleştiriler alan dizinin senaryosu komplike gibi durmasa da son derece birbirine bağlı parçalar başarılı bir şekilde bütünü oluşturuyor. İşaret ettiği sınıf meselelerini incelikli şekilde ele alışı, yoğun olay örgüsü, ve yer yer gülme nöbetlerine sokacak seviyedeki kara komedisi mükemmel zamanlanmıştı.

When You Finish Saving The World

Prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptıktan sonra Cannes’da Eleştirmenlerin Haftası bölümünde gösterilen bu film özünde imposter sendromu veya kaynaklarda geçen adıyla sahtekârlık sendromundan muzdarip insanların portrelerini seyirciye sunuyor. Aktör, yönetmen Jesse Eisenberg’ün güçlü Hollywood çevresi olmasaydı bu senaryonun bu haliyle yapımcı bulabileceğini pek sanmıyorum açıkçası. Aslında çok doğru yerlere parmak basmak isteyen ancak hiçbir anında ilgi çekici olamayan, derinlikli konuları hafifliği ile örtüleyen bu film, yönetmensizlik ve daha üzerine çalışılması gereken senaryosu ile pek başarılı değildi.

Chimp Empire
HABERLER

En İyi Komedi dahil seneler boyunca pek çok ödül sahibi olan 3 Altın Küre Ödüllü Muhteşem Bayan Maisel (The Marvelous Mrs. Maisel) beşinci ve de son sezonuyla dönüyor. Amazon Prime’da cuma günü üç bölümü birden yayımlanan dizinin sezonunu tamamlaması yedi hafta sürecek. Ve son olarak şahsen çok büyük hevesle beklediğim, “Ahtapottan Öğrendiklerim” (My Octopus Teacher) belgeselinin yazımında, yönetmenliğinde imzası bulunan James Reed’in “Şempanze İmparatorluğu” (Chimp Empire) isimli dört bölümlük belgeseli 19 Nisan’da Netflix’te yayımlanacak. Mahershala Ali anlatımı ile izleyeceğimiz belgeselde, geniş bir şempanze topluluğunun arasına dalarak, Uganda ormanlarında karmaşık sosyal politikalar, aile dinamikleri ve tehlikeli toprak anlaşmazlıkları arasında gezineceğiz.

(Birgün Kültür Sanat, 16.04.2023)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN