Post image
Dünyanın geleceğine dair

Bülent USTA

Ömer Madra, bir vakanüvis gibi tarihsel olayları not ettiği günlük tadındaki kitabında gezegenin geleceğini tehdit eden sorunların bir dökümünü ve kurtuluş reçetesini sunuyor.

Dünya yanıyor, üşüyor, susuyor, boğuluyor ve bir genç kızın feryadıyla yüz binlerce çocuğun ve gencin okul greviyle destek verdiği bir hareket başlıyor. O genç kız, ABD Başkanı Trump’ın alaycı bir biçimde “parlak bir biçimde umutla geleceğe bakan, mutlu kız” diye seslendiği Greta Thunberg’den başkası değil. Thunberg’in savunduğu fikirleri yıllardır Açık Radyo’da anlatan ve onunla aynı nedenlerle feryat eden Ömer Madra, yeni kitabı “Kıyamet Tacirlerine Karşı Kıyam’Et”in önsözünde Thunberg’i anıyor; onu çağımızın Jan Dark’ı olarak takdim ederek.

 

Zincir bir etki

Kitabın yazarı Ömer Madra olunca, kitapta yer alan yazıların içeriği konusunda herkes az çok fikir sahibi olabilir. Her ne kadar mizahı elden bırakmadan yazsa da feryat figan yaklaşan tehlikeleri, tuhaf bir umut ve coşkuyla ele alması şaşırtıcı ve çarpıcı bir etki bırakıyor insanın üzerinde. Madra’nın dikkat çektiği mesele büyük: Gezegenin geleceği… Girizgah yazısında, kendisini bir ‘vakanüvis’ olarak takdim ediyor; ömrü vefa ettiği sürece, Thunberg’in öncülük ettiği Extinchon Rebellion gibi hareketlerin neden olacağı büyük dönüşümün izini süren…

Ömer Madra, çok çeşitli kaynaklardan olabildiğince bilgiyi, farklı olay ve durumlarla etkileşime sokarak anlatmayı tercih eden bir yazar.

Örneğin kitabın ilk yazısı “Vazgeçilmeyen dünya ve biz insancıklar”da, Shakespeare’in ünlü “66. Sonesi” ile başlayıp Güney Amerika’da yayılan zika virüsüyle Avrupa’daki ekonomik kriz arasında bağlantı kurup Oxfam yardım kuruluşunun bir raporundaki karbon salımıyla ilgili bilgiye geçiyor ve hemen ardından Türkiye’de kaybolan plajlarla ilgili bir uyarıda bulunuyor. Böyle yaparak, dünyanın lokal gözüken sorunlarının nasıl birbiriyle ilişkili olduğunu ve topyekün bir felakete doğru adım adım ilerlediğimizi göstermeye çalışıyor. Sorunların tek tek değil, dünyanın ortak bir akıl etrafında birleştiğine çözülebileceğini ve bir sorundaki değişimin zincirleme bir etkiyle diğer sorunları da iyileştireceğini anlatıyor.

Madra, bir yandan Orta Doğu ve Afrika’da savaşlar çıkarıp insanları yerlerinden eden, sonra da mülteci ve göçmen sorunuyla nasıl mücadele edileceği konusunda kendi aralarında kavgaya tutuşan Avrupa ülkelerinin, asıl sorunlarla yeterince uğraşmamasındaki çaresizliği de gözler önüne seriyor. Meselelere sadece disiplinler arası değil, ülkeler arası, medeniyetler arası da yaklaşıyor.

Hakikat söyleyicisi

 

 

Ömer Madra, kitabını, bir vakanüvis olarak, tarihsel olayları kronolojik olarak not ettiği bir günlük gibi düşünmüş. Bu açıdan, bir başvuru kaynağı, derli toplu bir biçimde gezegenin geleceğini tehdit eden sorunların bir dökümü ve bu sorunlarla nasıl baş edilebileceğine dair felsefe ve siyaset biliminden faydalanarak önerdiği bir kurtuluş reçetesi gibi düşünülebilir.

Ama bütün olumsuzluklara rağmen, Avrupa’dan Antartika’ya çocukların öncülük ettiği ve bütün dünyayı saran kitlesel protestolardan da umutlanıyor yazar. Başka da umutlanabileceğimiz bir şey sunmuyor; özellikle devletlerin bırakın sorumluluklarını yerini getirmesini, sorunların neden olması, bu umutsuzluğun önemli bir nedeni. Umutsuzluğun bir başka nedeni olarak, Foucault’nun ‘parrhesia’ terimiyle anlattığı hakikatı söyleme yükümlülüğünün, bilim ve kültür insanları tarafından yeterince yerine getirilmemesi. Ömer Madra, bu kitapla da bir hakikat söyleyicisi olarak kendisine biçtiği görevi yerine getirmeye devam ediyor.

(Milliyet Kitap, Ocak 2020)

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN