
Don Kişot’un yazarı Miguel d Cervantes’in hayatı, romanlarındaki maceraları aratmayacak kadar çarpıcı. Genç yaşta İnebahtı Deniz Savaşı’na katılan Gervantes, savaş sonrası ülkesine dönerken Türk korsanlara esir düşerek İstanbul’a getirildi. Beş yıl boyunca Kılıç Ali Paşa’nın adını taşıyan caminin inşaatında sıradan bir amele olarak çalıştı. Bu sırada Mimar Sinan’ın denetimindeki inşaatta görev yaptı. Esaret hayatı, ailesinin fidye ödemesiyle sona erdi ve Gervantes ülkesine döndü.
Yaşadığı zorluklar ve esaret yılları, Cervantes’in edebi hayal gücünü besledi. İspanya’ya döndükten sonra dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri kabul edilen Don Kişot’u yazdı. İlginç bir tesadüf olarak, onu cami inşaatında çalıştıran Kılıç Ali Paşa da bir zamanlar korsanlara esir düşmüş, Osmanlı topraklarında yetişip Osmanlı donanmasının kaptan-ı deryası olmuştu.
İki farklı kaderin kesiştiği bu hikaye, tarihin bilinmeyen ama büyüleyici detaylarından biri olarak öne çıkıyor.
Nadir UYSAL YAZDI…
Dünyaca ünlü Don Kişot romanının yazarı Cervantes, “İnebahtı Deniz Savaşın”dan sonra ülkesine dönerken Türk korsanlara esir düşer. Cervantes, bizzat paşanın emriyle Kılıç Ali Paşa Camisinin inşaatında sıradan amele olarak çalışır. Gervantes 5 yıl sonra özgürlüğünü kazanıp ülkesini döndükten sonra dünya edebiyat tarihinin başyapıtları arasında yer alacak olan Don Kişot’u yazar. “Vay be” dedirten bu ilginç hikayeyi biz de Yeni Asır okuyucularımız için derledik. Tarih sürprizlerle doludur. Eminim, birçoğumuz yel değirmenleri ile savaşan roman kahramanı Don Kişot’un denizler hakimi Kılıç Ali Paşa ile yolunun nasıl kesiştiğini bilmeyiz. Sizleri daha fazla merakta bırakmayalım. Bu çok özel hikayeyi tarihin tozlu sayfaları arasından çıkarıp anlatmaya başlayalım o zaman…
SOL ELİNİ SAVAŞTA KAYBETTİ
Dünyaca ünlü Don Kişot romanının yazarı Gervantes, “İnebahtı Deniz Savaşı’ndan” sonra ülkesine dönerken Türk korsanlarına esir düşer. İstanbul’a getirilen Gervantes, bizzat paşanın emriyle, Kılıç Ali Paşa Camisi’nin inşaatında sıradan bir amele olarak çalışır. O, Gervantes, 5 yıl sonra özgürlüğünü kazanıp ülkesine döndükten sonra dünya edebiyat tarihinin başyapıtları arasında yer alacak olan ‘Don Kişot’u’ yazar. Hem de tek eliyle… Çok ilginç değil mi?
KAPTANI DERYA KILIÇ ALI PAŞA “ŞÖVALYE DON KİŞOT”
Aslında, Cervantes’in hayat hikayesinin içine dalmadan Osmanlı’da denizler hakimi Kılıç Ali Paşa’dan bahsetmek gerekiyor. İnebahtı Deniz Savaşı ile tarihe geçen efsane donanma komutanı Kılıç Ali Paşa, aslında İtalyandır. O yıllarda yokluklar içindeki ailesi 11 yaşına gelen oğullarını papaz okuluna göndermek isterler. Fakat bulundukları yere yakın bir papaz okulu yoktur. Sonunda karar verilir, küçük çocuk deniz yoluyla ile Napoli’deki okula gidecektir. Günler süren deniz yolculuğu tüm sakinliği ile devam ederken bir gün gemileri korsanların saldırısına uğrar. Korsanlara esir düşen o çocuk Osmanlı topraklarına getirilir.
TARİHE ADINI ALTIN HARFLERLE YAZDIRDI
Henüz küçücük bir çocuktur ve doğal olarak ailesini çok özlemektedir. Üstelik korkudan da tir tir titremektedir. İşte tam bu noktada talih karşısına Osmanlı’nın en ünlü denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa’yi çıkarır. Hayreddin Paşa, çocuğu tesadüfen görür. Onunla biraz sohbet ettikten sonra çocuğun pırıltılı zekasına hayran kalır, onu yanına alarak yetiştirmeye başlar. Artık “Giovanni Dionigi Galeni” olan ismi değişmiştir. Barbaros Hayreddin Paşa onun ismini Ali koyar. İşte o çocuk yıllar sonra Osmanlı donanmasını modern hale getirip sayısız deniz zaferi kazanan denizlerin tek hakimi Kılıç Ali Paşa olacaktır. Nereden nereye değil mi? 11 yaşında papaz olmak için İtalya’dan yola çıkan bir çocuk, sonunda kudretli Osmanlı’nın donanma komutanı olur ve tarihe adını altın harflerle yazdırır.
Gel zaman git zaman Kılıç Ali Paşa, kazandığı sayısız zaferlerinin ardından kendi adına bir cami yaptırmaya karar verir. Kendisi de bir zamanlar esir olduğu için esir işçilere çok iyi davranır ve caminin inşaatında onları da çalıştırır. Esir işçilerin içinde ise inanması çok zor bir isim vardır. Evet, dünyaca ünlü Don Kişot romanının yazarı Gervantes. Ama daha henüz o meşhur romanı yazmamış bir Gervantes.
FİDYEYİ AİLESİ ÖDEDİ
Cervantes, Kılıç Ali Paşa Camisinin inşaatında sıradan biri olarak çalışmaya başlar. Toplam 5 yıl süren esaret hayatı ailesinin gerekli fidyeyi ödemesi ile sonlanır.
Peki, onun Osmanlı topraklarında hele hele İstanbul’da ne işi vardı? Anlatalım efendim…
Gervantes henüz 22 yaşında yakışıklı ve bıçkın bir delikanlıyken İspanya’da yaralamalı bir kavgaya karışır. Yargılanır ve sağ elinin kesilmesine karar verilince kaçarak İtalya’ya gelir. O sırada İtalya’da Osmanlı’ya karşı savaşacak Haçlı ordusuna asker toplanmaktadır. Evet, kader ağlarını yavaş yavaş örmeye başlamıştır. Gervantes, “Açlık ve sefaletten iyidir” diyerek Haçlı ordusuna katılmaya karar verir. Sağ elini kurtarmak için ülkesinden kaçan Gervantes, Osmanlı’ya karşı savaştıkları İnebahtı Deniz Savaşı’nda talihin bir cilvesi midir bilinmez sol elini kaybeder. Ülkesine dönmeye karar verir, ancak bu kez de yolda korsanlara esir düşer ve Osmanlı topraklarına getirilir. Bir süre sonra kader onları bir zamanlar kendisi gibi esir olan Kılıç Ali Paşa ile karşılaştırır. Gervantes, Kılıç Ali Paşa Camisi’nin inşaatında sıradan amele olarak çalışmaya başlar. Üstelik Mimar Sinan’ın emri altında. Toplam 5 yıl süren esaret hayatı ailesinin gerekli fidyeyi ödemesi ile sonlanır. Gervantes, ülkesine döndükten sonra inanılmaz bir başarıya imza atar. Şüphesiz, dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alan, modem romanın ilk örneği sayılan Don Kişot’u yazar.
Unutanlar için hemen hatırlatalım. Hayal dünyası son derece geniş olan Gervantes, “Don Kişot” romanında Mancha’da yaşayan ve alt tabaka soylu olan Alonso Quijano’nun maceralarına odaklanır. Quijano, okuduğu şövalye romanlarına kendini öylesine kaptırır ki sonunda aklını yitirir ve ‘Don Kişot de la Mancha’ adını alarak gezgin bir şövalye olmaya karar verir ve macera başlar…
(Yeni Asır Pazar, 14.09.2025)


Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN