Ayşe KARMEN
DEVLET BÜROKRASİSİNİN EMİR KULLARI!
Erhan Bilgin, Kayıp Mühendis* isimli ilk romanında, devletin bürokratik çarklarının yasa ve kuralları saygısızca ezerken insan yaşamını nasıl hiçe saydığını zengin bir Ankara betimlemesi içinde ele alıyor.
Romanın örgüsü, 2003’te Irak’ın işgaline Türkiye’nin katılmasını engelleyen Meclis Tezkeresi ekseninde, karmaşık görünen olayların içinde şekilleniyor.
AKP hükümeti, 2003’te Irak savaşına aktif biçimde katılmaya kararlıdır. Fakat tezkerenin Meclis’te onaylanması tehlikededir. Bürokrasi türlü yollarla milletvekillerini ikna etmeye çabalarken Meclis’in bilgisayar mühendislerinden Adem aniden kaybolur ve cesedi çok geçmeden bulunur.
Olay koyu bir karanlığın sessizliğiyle örtülmüştür. Adalet için atılan her adım, bürokratik çarkın örümcek ağı gibi sıkı sıkıya ördüğü, korku ve şiddetle bezenmiş kumpaslarına ve tuzaklarına takılacaktır.
GÜNÜMÜZLE BENZERLİK
Başlıca izleği oluşturan bürokrasi, bürokratlar ve devletin bürokratik çarkının acımasız işleyişine tanık eden romanda, adeta kast biçiminde tabakalaşmış en küçük memurdan, amirlere kadar çok sayıda karakter, çarkın dönmesine omuz verirken işlerini veya makamlarını koruma içgüdüsüyle dişlilerin ritmini de benliklerinde duyarlar: “Çark sadece meydan okuyanları değil, kendi yuvasındaki sakıncalı unsurları da merhametsizce ezmekten kaçınmaz. Ve kurbanlarını çoğu kez gizli operasyonlarının karanlığında ölü veya diri bir kenara fırlatır. Böylece aslında topluma bir tür kayıtsız kalınız çağrısı yapmış olur.”
Günümüzün 19 Mart belediye baskınındaki kumpaslar, düzenekler ve tuzaklar, romandaki bürokratik çarkın işleyişini andırıyor. Devletin bürokratik yapısı, kişisel veya bir zümrenin çıkarlarına kolayca alet edilebildiği gibi adaleti bir sis bulutunun kaplamasına da olanak veriyor.
ADALET ARAYIŞI
Adalet tutkusu, romanın bir diğer teması. Başlıca kahramanlardan avukat İzzet, mütevazı görünmekle birlikte adalet savaşı için adeta bir örgüt oluşturmuştur. İlerleyen sayfalarda roman, adalet kapısını küçük çevresiyle açmaya çalışan bu avukatın tutkulu mücadelesiyle gelişir.
Avukatın asıl amacı, katillerin üyesi oldukları kurumlarıyla özdeşliğini ortaya koymaktır. Suçu, bürokrasinin ve bizzat devletin ürettiğini gözler önüne sermeye azimlidir.
Avukata göre karanlıklarda yaşayan, canilik yapılması için talimat veren kimse yoktur. Fakat devletin tanıdık bildik görünür bürokrasisinin yönlendirmesiyle cinayetler işlenmektedir.
Romanda, evlat acılarının iki yaşlı anne üzerinden etkileyici tarzda dramatize edilmesi de hâlâ süren ve sahici bir demokrasiye erişilmeden sona ermeyecek şiddetin sonuçlarını gözler önüne serer. Anneler Cumartesi Anneleri gibi, acıları içlerine gömmüşlerdir, ama sessiz çığlıkları kulakları tırmalar.
Hayali bir kent veya parlamento yerine gerçek sokak, bina ve meydanların bol ve renkli tasvirleri, romana tarihi bir özellik katıyor.
Karakterlerin pek çoğunun taşra kökeni şive, tavır ve kasabalarının anılarıyla Ankara’ya taşınması şehrin kozmopolitliğini belirginleştiriyor.
Garsondan eski maden işçisine, gazeteciden avukata, şoförden hademeye ve polisten emekli subaylara, milletvekilinden danışmana kadar farklı mesleklere sahip, dış özellikleri kadar ve iç dünyalarıyla da güçlü betimlenmiş roman karakterleri isteklerine sıkı sıkıya sarılmış görünürler.
Hemen hepsinin iş bulmak, yerini korumak, sırları ortaya çıkarmak, kaybolan mühendisi bulmak, amirine yaranmak gibi basit hedefleri vardır ama tutkuları Balzac’ın kahramanları gibi derindir. Ama çoğunun tutkuları, bürokrasinin belirlediği sınırları asla aşamayacaktır.
Erhan Bilgin’in yetkin dili ve sürükleyici anlatımı üzerinde ayrıca durmak gerekir. İşaret ve şahıs zamirlerinin neredeyse hiç kullanılmaması yapıtın bir başka özelliği.
* Kayıp Mühendis / Erhan Bilgin / Ayrıntı Yayınları / 352 s./2025.
(Cumhuriyet Kitap, 07.08.2025)


Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN