Post image
Erkek gerçekten daha mı mağdur?

 

Bugün pek çok gazetede vardı. İntihara kalkışan bir kadın, daha 9 yaşında çocukken üvey babasının tecavüzüne uğramış… Çocuk, kadın ve hayvan tecavüzcülerinin idam edilmesini istiyor… Yaşadığı iğrençlikler nedeniyle de intihar etmek istemiş…

Kötü bir giriş mi oldu?

Ama bu ülkede yaşanan bu tür o kadar çok iğrençlik var ki…

Geçenlerde de; anımsayacaksınız Batman’da 20 gün bir evde tutularak tecavüz edilen 18 yaşındaki genç kız intihar etmişti… Ona tecavüz eden ahlaksız önce serbest bırakılmıştı. Ta ki hastanede tedaviye alınan genç kız ölünce ve de sosyal medyada tepkiler çoğalınca ancak tutuklanmıştı bu ahlaksız…

Sadece bu iki örneğe bakınca; hala erkek gerçekten daha mağdur, diye düşünüyor musunuz?

Bir yandan “İstanbul Sözleşmesi”nden vaz geçilmesi için yoğun baskı yapıyor kadını hep ezmek ve köle olarak kullanmak isteyen birileri, bir yandan da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü öncülüğünde 2021-2025 yıllarını kapsayacak “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 1. Ulusal Eylem Planı ve Strateji Belgesi” hazırlıkları başlamış…

Baştan söyleyelim; hemen her gün pek çok kadının şiddet gördüğü, yaralandığı, acımasızca öldürüldüğü bu ülkede; kadını korumaya yönelik düzenlemelerden ya da sözleşmelerden “kadına şiddet yanlılarının” baskısıyla geri adım atacak olan her kim olursa olsun vebaline katlanır…

Şiddet gören, katledilen kızların, kadınların kanı ömür boyu ellerinden çıkmaz… Kadın katillerini koruyucu erkek şiddetinin yanında durmak hiç kimseye fayda sağlamayacağı gibi işlenen kadın cinayetlerinin hepsi hanelerine yazılır…

Kadını koruyucu yasalara karşı çıkanların aile mefhumundan anladığı nedir yani?

Kadının hep şiddet görmesi mi?

Hep çile çekmesi mi?

Tacize, tecavüze, her türlü şiddete katlanması mı?

Bu arada baştan bir şeyi daha vurgulayalım… Güzel adamlar, güzel babalar, güzel kocalar tüm bu tepkilerimizin dışında… Onlarsız hiçbir kadının ve çocuğun yaşamı güzel olamaz, mutluluk ve huzur için de geçemez…

Elbette ki; Aile Bakanlığı’nın yapacağı düzenlemeler önemli… Aileyi korumaya yönelik düzenlemeler yapılsın, ama aileyi korurken bu çekirdek birimin bir ferdi olan kızın-kadının şiddetsiz ortamda çocukluğundan itibaren yaşamasının temelleri de Milli Eğitim Bakanlığı’ya ortaklaşa yapılacak çalışmalarla atılsın…

Bakın kadın cinayetleri hızla artarken Milli Eğitim Bakanlığı’nın internet sitesinden yayımlanan kitapçıkta; “kocasının tanınmaz hale getirdiği” başlığıyla verilen haberde, erkeklerin daha mağdur olduğu savunuldu…

Gerçi; çocukları eğitme, onlara toplumsal uzlaşıyı aşılama görevi olan MEB’in ilk yaptığı hata değil… Daha önce de; uzaktan eğitim derslerinde; Selahattin Eyyubi animasyonunda kafa kesme ve bıçaklama, Adnan Menderes’in idamı sahnelerini çocuklara izlettirilmişti.

Çocuklarımızı gerçekten “şiddetten” uzak, empati yapabilen, duyarlı yetiştirecek bir eğitim sistemine ihtiyacımız var… Ve de her iki bakanlığın işbirliği içerisinde; kadın cinayetlerini, tüm topluma yönelik şiddeti önleyici çalışmalar yapmalarına ihtiyacımız var…

Medeni, iyi yetişmiş, okuyan, araştıran nesiller; kadın cinayetlerini de azaltır, aile içi barışı da, toplumsal barışı da sağlar…

Bunun için; geleceğimiz çocuklarımızı sevgi, hoşgörü ortamında, cinsiyet ayrımcı politikalardan uzak bir eğitim anlayışıyla yetiştirelim… Yetiştirilmesini sağlayalım… Ki; her iki bakanlığın da görevi bu, diye düşünüyoruz…

Söz konusu bakanlıklar kötü niyetli insanların baskısıyla görevlerini layıkıyla yapmazlar ise artan kadın cinayetlerinin de, maganda cinayetlerinin de, bireysel silahlanmanın da, artan toplumsal huzursuzluğun sorumlusu olurlar…

İyi haftalar

Umut Vakfı

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN