Post image
Gazze’deki Auschwitz!

 

Mustafa BALBAY

Önceki akşam Gazze’deki bombalamaları canlı yayında izlerken ne yazık ki “beklenen” bir haberle sarsıldık:

İsrail Gazze’de bir hastaneyi bombaladı, en az 500 ölü!

Dünyada metrekareye en çok insanın ve en çok bombanın düştüğü alan olan Gazze’de sağlık kurumları da hedef oluyordu. Önceki gece bombalanan El Ehli Baptist Hastanesi, 14 Ekim’de de füze saldırısına uğramış, dört sağlık görevlisi yaralanmıştı. Bölgenin en büyük ve en eski hastanesinin böylesine fütursuzca, böylesine “Bana bir şey olmaz, dokunulmazlığım var” densizliğiyle bombalanması sözcüklerle tarifi zor bir vahşet!

Önceki günkü yazımızda Gazze’de enkaz altında kalan kurumları ve “dünya liderlerini” saymıştık, gelinen noktada hepsinin ruhu bombalanan hastanenin çökmüş morgunda!

***

Gazze’de yaşayan 2 milyonu aşkın insanın içinde bulunduğu durum akla İkinci Dünya Savaşı sürecinde Almanya’nın kurduğu Nazi toplama kamplarını getiriyor.

Polonya’daki Auschwitz kampını yıllar önce müze haline getirildikten sonra ziyaret etmiştim. Buraya getirilen Yahudilerin yaşadığı acılar, ölüme böylesine vahşi bir yolla gidişleri kampın duvarlarına sinmişti. Daha Auschwitz’e yaklaşırken havada bir is kokusu vardı. Kamptaki temel yapıya dokunulmamıştı… Yahudilerin yakıldığı fırınlar… Kurşuna dizildikleri yerler… Her tarafı kapalı, sadece tepesinden kristalleştirilmiş gazın atıldığı odalar… Her şey daha dün yaşanmış gibi duruyor. İnsan şöyle düşünüyor:

– Burayı gören bir kişi, Yahudi soykırımına lanet okur. Yeryüzünde kimsenin, hiçbir milletin böyle bir kıyımla, kırımla karşı karşıya gelmesini istemez!

O günlerde Gerald Green’in “Soykırım” kitabını okumuştum.

Auschwitz’te gaz odalarını büyük bir “hazla”, “işleyişte” tutan, Zyklon-B kristallerini Yahudilerin üzerine döküp onların birbirini ezerek ayakta kalma mücadelesini, işkence dolu anlardan sonra kan ve dışkı içinde ölümünü “zevkle” seyreden ünlü Nazi çavuşu Moll’ü anlatışıyla kamptaki “canlı” durum örtüşünce midem bulanmıştı.

Auschwitz’ten ayrılırken her tarafım yanıyordu. Adeta alevler içindeydim ama elim alevleri söndürmeye gitmiyordu. Dönüş trenini kaçırdım. Kaç saat sonra geldiğini anımsamadığım başka bir trenle Krakov’a döndüm.

***

Bütün bunları yaşayan bir milletin bugün Gazze’de böyle bir kıyım yapması, her şey bir yana insanlık adına hüzün verici.

Savaş ortamlarında sağlık kurumları uluslararası insani hukukun şemsiyesi altındadır.

Gazze’deki hastaneye yapılan saldırı aynı zamanda uluslararası hukuka yönelik bir saldırıdır. Tüm insanlığadır. “Ama”sız, “fakat”sız bu saldırının hesabı sorulmalıdır.

Şu anda Gazze, Auschwitz kampıdır!

Bütün dünyanın gözü önünde yaşanan bu büyük acı, hepimizin acısıdır!

ABD’nin dünyaya huzur vermeyeceği bir kez daha görülmüştür.

Yıllar önce bir diplomat ABD-İsrail ilişkisini şöyle özetlemişti:

ABD iyi bir attır, İsrail de jokey!

(Cumhuriyet, 19.10.2023)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN