Post image
Geleceğe kalacak bir roman

24954_151_11

Caner ALMAZ

Edebiyat, insanlığın aydınlaması yolunda başvurduğu birincil araçlardan birisi. Yazarların ortaya koyduğu metinler, sanata hizmet ettiği kadar insan aydınlanmasına da fayda sağlıyor; bunu yadsıyamayız. Modern ve post-modern yöntemlerle yazılan nice metin, insanlığın içinde bulunduğu konumu, durumu, dönemi, bunalımları günümüze taşıyabiliyor. Bunu yapmanın en önemli somut yöntemlerinden birisi olduğu şüphe götürmeyen bir gerçek. Söz gelimi Victor Hugo, “Sefiller”i kaleme almasaydı o dönemde yaşanan birçok şeyin ayrıntısını günümüz insanı bilemeyecekti. Yine bir başka örnek vermek gerekirse, Tolstoy, “Savaş ve Barış”ı kaleme almasaydı o dönemi, savaşın bir başka yüzünü bilemeyecektik. Bu örnekleri çoğaltmak pek tabii ki mümkün: “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”, Birinci Dünya Savaşı’nı en somut gerçekleriyle ve saçmalıklarıyla anlatmasaydı muhtemelen Hitler onu yasaklamayacak ve meydanlarda yakılmasını istemeyecekti. Yine döneminde yasaklanan kitaplardan birisi olan Harper Lee’nin “Bülbülü Öldürmek” isimli romanı, günümüzde hâlâ geçerliliğini korayan bir problemin geçmişte de en acımasızca bir gerçeklikte yaşandığını bizlere gösteriyor: Irk üzerinden ayrımcılık.

Irk üzerinden ayrımcılık, pek çok kitaba ve filme konu edinilmiş bir problem. Dünyanın her yerinde bugün bile ırkçılık en büyük sorunlardan birisi konumunda. Bu soruna dair nice film çekildi, nice kitaplar yazıldı… Yukarıda da bahsettiğim “Bülbülü Öldürmek” gibi, “Yeşil Yol” gibi, “Mezarınıza Tüküreceğim” gibi birçok kült roman bu probleme parmak basıyor. Derisinin rengi yüzünden acılar çeken milyonlarca insanın sorunlarını bu kitaplar sayesinde okudu insanlık. Fakat, edebiyat bir yere kadar iyileştirici olabiliyor. Günümüzde ırkçılık, nefret suçlarının en başında geliyor. Ve bunun çözümü henüz bulunabilmiş değil.

İçinde bulunduğumuz yıl Amerika’da best-seller olan bir kitap bu konuya yeniden dikkatleri çekiyor. Angie Thomas, “Sessiz Kalma” romanıyla Amerika Birleşik Devletleri’nde son dönemlerde yaşanan olaylara bir gönderme yapıyor. Polislerin siyahi vatandaşlara yönelik ön yargılı hareketlerine ve şiddete başvurmalarına dair kuvvetli bir roman ortaya koyuyor.

Kitap, anlatıcı karakterimiz on altı yaşındaki Starr Carter’ın gittiği bir partiyle başlıyor. Bu partide üç yaşından beri arkadaşı olan Khalil’le uzun zaman sonra karşılaşan Starr, Khalil’in değişimini fark ediyor. Bu esnada partide bir kavga çıkıyor ve silahlar ateşleniyor. Ortaya çıkan kaos nedeniyle karakterlerimiz partiyi terk ediyorlar. Khalil, arabasıyla Starr’ı evine götürürken yolda devriye polisi onları durduruyor. Olay buradan sonra başlıyor: Onları durduran polis beyazdır ve aracın içindeki gençler siyahidir. Herhangi yanlış bir şey yapmamalarına rağmen durdurulan Khalil ve Starr, doğal olarak huzursuzlanıyorlar. Polis, Khalil’den ehliyet ve ruhsat alıyor, sonrasında da araçtan inmesini istiyor. Khalil araçtan indikten sonra üç-dört kere üstü aranıyor fakat üstünden herhangi bir şey çıkmıyor. Polis, ehliyet ve ruhsatı kontrol etmek için aracına doğru giderken Starr’a nasıl olduğunu sormak isteyen Khalil polis tarafından defalarca vuruluyor…

Sosyal medya farkı

Bu olay sonrasında, Starr büyük bir travma yaşıyor. Olayın tek şahidi kendisidir. Polisin suçsuz bir siyahiyi vurması nedeniyle sosyal medyada karşıt tepkiler doğuyor. Kimisi vurulan uyuşturucu satıcısı olduğu için Khalil’in vurulmasını doğal karşılarken, kimisi olayın siyahilere yönelik bir nefret hareketi olduğunu söylüyor. Yapılan tahkikatta Starr’ı sorgulayan dedektifler de Khalil’i vuran polisi aklamaya yönelik sorular yöneltince ve bu öğrenilince olay farklı bir noktaya taşınıyor. Siyahiler haklarını aramak için farklı yollara başvuruyor. Yakın dönemde de şahit olduğumuz durumlar kitapta karşımıza çıkıyor. Sokak olayları, karşıt hareketler vs. kitabın diğer başlıkları arasında yer alıyor.

Angie Thomas, kitabında daha önce işlenmiş olan bir konuya farklı bir bakış açısı ile yaklaşıyor: Yaşanan bu cinayete sosyolojik bir bakış açısı katarak, olayın sosyal medya dünyasındaki yankısını işleyerek, toplumun bu olaylara bakış açısını okuruna sunuyor. Her olayda olduğu gibi, insanların fikirlerini rahatlıkla dile getirdiği dijital ortamlarda kullandıkları dil, bu olayda da farklı uçlara kayıyor. İnsanlar polisi savunma noktasında düşünceler beyan edebiliyorlar. Hatta ırkçılığın ayan beyan savunulabildiği ve haklılığının dile getirilebildiği yerler olabiliyorlar.

140820171157112738935Thomas, “Sessiz Kalma” romanıyla bizlere yeni bir bakış açısı sunmakta. Toplumun değişen dinamiklerine yaklaşarak onları bizlere gösteriyor ve yaşanılan olayların toplum üzerindeki anlık tepkimesine şahit oluyoruz. Edebiyatın şahitlik rolünü çok iyi üstlenen bir yapıda kurduğu romanıyla, siyahi insanların yaşadıklarına bir kez daha günümüz olayları üzerinden bakıyoruz.

Yabancı Yayınları tarafından yayımlanan “Sessiz Kalma”, dünyada çok ses getiren bir romanı okumamıza imkân sağlıyor. Yayın haklarını Fox 2000’in satın aldığı kitabın sinema uyarlamasını da yakın gelecekte izleyecek olmamız, Angie Thomas’ın ne kadar başarılı bir işe imza attığını ve “Sessiz Kalma”nın geleceğe kalacağının bir göstergesi.

(Vatan Kitap, Ağustos 2017)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN