Post image
Her dört çocuktan biri okulda zorbalığa uğruyor

 

Baran Can SAYIN

baran@gazeteoksijen.com

PISA 2022 anket verilerine göre; Türkiye’de her dört çocuktan biri eğitim gördüğü kurumda isim takma, tehdit, alay etme gibi sözel; dışlama, dedikodu ve iftira gibi ilişkisel zorbalığa maruz kalıyor.

“Uzun ders saatleri, yoğun müfredat ve sınav odaklı eğitim sistemi, öğrencilerin ders dışında bir faaliyete yoğunlaşmasına ve rahatlamalarına engel oluyor. Eğitim sisteminin yalnızca akademik başarıya odaklanması; işbirliği, duygusal farkındalık gibi diğer becerileri geri plana itmesi, akademik anlamda ‘başarısız’ olarak etiketlenen gençlerin ve bu gençlerin yoğunlaştıkları okulların şiddetle anılmasına neden oluyor.”

Bu ifadeler Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) “Ortaöğretimin Hak Temelli Dönüşümü İçin Öneriler” çalışmasında yer aldı.

Silah veya bıçak taşıyan öğrenci

ERG tarafından yapılan çalışmada PISA 2022 anket verileri de kullanıldı. Bu verilere göre ankete katılan her dört öğrenciden biri isim takma, tehdit, alay etme gibi sözel; dışlama, dedikodu ve iftira gibi ilişkisel zorbalığa maruz kaldığını belirtiyor. Hatta bazı öğrencilerin durumu kriminal bir hal alıyor çünkü okulda çeteler, silah veya bıçak taşıyan öğrenciler gördüklerini; yaralama tehdidi duyduklarını yine bu ankette ifade ediyorlar. Fakat burada farklı bir durum ortaya çıkıyor, çünkü yapılan araştırmalara göre okullarda alınan aşırı güvenlik önlemleri okul ortamını baskılayıcı ve dışlayıcı bir yapıya dönüştürebiliyor.

 

 

Çok katmanlı baskı ortamı

ERG çalışmasında yapılan farklı araştırmaların da sonuçları paylaşılıyor. Yapılan bu çalışmalara göre zorbalık ve şiddet olayları yalnızca öğrenciler arasında değil öğrenci, veli, öğretmen ve okul yöneticileri arasında da yaşanıyor. Örneğin öğretmenler, özellikle dezavantajlı bölgelerdeki ve “başarısız” olarak etiketlenen okullarda not verme, sınıf tekrarı ya da devamsızlık gibi gerekçelerle velilerle karşı karşıya gelebiliyor. Ancak zorbalık bununla da bitmiyor. Çalışmaya göre okul yöneticilerinden, ilçe milli eğitim müdürlüklerinden ya da çeşitli protokoller aracılığıyla gelen bürokratik baskılar da okul iklimini olumsuz etkileyebiliyor. Okul yönetimlerinin öğretmenlere uyguladığı mobbing ya da “başarısız” öğrencilerin öğretmenleri tarafından “sen bu şekilde mi üniversiteyi kazanacaksın” ifadeleriyle aşağılanması gibi… Yaşanan bu olaylar çalışmada çok katmanlı baskı ortamı olarak tanımlanıyor.

Neden gizliyorlar?

Çalışmada okul içi ilişkilerin yalnızca bireysel dinamiklerle değil, toplumsal eşitsizlikler ve kurumsal baskı biçimleriyle de şekillendiğine dikkat çekiliyor. Yaşanan zorbalığın nedenleri şöyle açıklanıyor:

“Derinleşen kutuplaşma, adaletsizlik inancı ve sosyoekonomik eşitsizlikler, toplumun pek çok alanında olduğu gibi, eğitim ortamlarında da şiddeti artıran temel etkenler arasında yer alıyor. Özellikle otoriter okul iklimlerinde, öğrenciler okulun mesajlarını “size güvenmiyoruz, dikkat edin, sorun çıkarmayın, sorun varsa başın belaya girer” şeklinde yorumlayabiliyor. Bu durum, zorbalığa uğrayan öğrencilerin yaşadıklarını gizlemelerine, zorbalığa seyirci kalmalarına ve zorbalığın normalleştirildiği birokul kültürünün oluşmasına yol açabiliyor.”

(Oksijen, 13.06.2025)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN