Post image
Hüseyin Şık, UNODC’nin “Prison Matters 2025” raporunu paylaştı

 

Denetimli Serbestlik Daire Başkanı Dr. Hüseyin Şık, UNODC’nin “Prison Matters 2025” raporunun çarpıcı verilerini paylaştı…

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) tarafından yayımlanan “Prison Matters 2025: Global Prison Population and Trends; A Focus on Rehabilitative Environments (Ceza İnfaz Kurumu Sorunları 2025: Küresel Ceza İnfaz Kurumu Nüfusu ve Eğilimler – Rehabilitasyon Ortamlarına Odaklanma)” raporu çarpıcı sonuçları gözler önüne serdi.

Dr. Hüseyin Şık, küresel ceza infaz kurumu nüfusundan, yoğunluk ve güvenlik sorunlarına, rehabilitasyonun merkezde olduğu insan odaklı yaklaşımlara kadar geniş bir panoramayı Sesleniş’e özel anlattı.

Dünya Genelinde 11,7 Milyon Hükümlü ve Tutuklu Bulunuyor

Raporun en çarpıcı sonucu, 2023 yılı sonu itibarıyla dünya çapında 11,7 milyon kişinin ceza infaz kurumlarında barındırılıyor olması. Son on yılda toplam hükümlü ve tutuklu sayısı yüzde 5,8 oranında artarken (2013’te 11,1 milyon olan sayı 2023’te 11,7 milyona yükseldi), dünya nüfusundaki hızlı artış nedeniyle ortalama hapsedilme oranı binde 150’den binde 145’e geriledi. Bölgesel dağılım ise yüzde 46’sının Asya’da, yüzde 33’ünün Amerika kıtasında, yüzde 12’sinin Afrika’da ve yüzde 9’unun Avrupa’da bulunduğunu gösteriyor.

Hükümlü Haritası: Amerika Zirvede, Avrupa’da Oranlar Düşük

En yüksek oranlar özellikle Kuzey Amerika, Karayipler ile Güney ve Orta Amerika’da, her 100 bin kişide 200’ün üzerinde hükümlü ve tutuklu dikkat çekiyor; aksine Güney Asya, Sahra Altı Afrika ve Batı Avrupa’da nispeten düşük hapsedilme oranları söz konusu.

Tutuklu Sayısında Artış

Tutuklu statüsünde bulunanların sayısı 2023’te 3,7 milyonu buluyor; bu, on yıl önceki 3,2 milyonluk seviyeye göre yaklaşık yüzde 16’lık bir artış anlamına geliyor. Küresel tutukluluk oranı yüzde 31 olarak kaydedilirken, bölgesel olarak en yüksek oranlar Güney Asya’da yüzde 64, Sahra Altı Afrika’da yüzde 39 ve Okyanusya’da yüzde 37 seviyelerinde. Özellikle kadın tutukluların Afrika’da yüzde 45, Okyanusya’da ise yüzde 44 oranında daha yüksek oranlarda tutukluluğa tabi tutulduğu vurgulanıyor.

Ceza infaz kurumu nüfusunun yalnızca yüzde 6,5’ini oluşturan kadın hükümlü ve tutuklular, erkeklere kıyasla hem göreli olarak daha uzun süreli hem de daha sık tutuklu kalıyor. Amerika kıtasındaki kadın hükümlü ve tutuklu oranı yüzde 7,1 ile en yüksek düzeyde.

Avrupa ceza infaz personelinin yüzde 35’ini kadınlar oluşturuyor, bu ise cinsiyet dengesi bakımından model bölge olarak gösteriliyor.

Raporda ayrıca 181 ülkeden yüzde 60’ının ceza infaz kurumu kapasitesini aştığı ve dörtte birinin yüzde 150 doluluk oranını geçtiği bir tablo ön plana çıkıyor. Afrika’da on ülkeden dokuzunda, Güney Amerika’da ise yüzde 90 oranında aşırı kalabalık sorunuyla mücadele ediliyor. Kuzey Amerika’daki kurumların ise yüzde 25’inde benzer sorunlar yaşanıyor.

2023 verilerine göre hükümlü ve tutuklular arasında ortalama ölüm oranı her 100 bin kişi için 294; doğal nedenler yüzde 72’yle başı çekerken intiharlar yüzde 12, kazalar ve cinayetler geri kalanı oluşturuyor. İntihar oranı her 100 bin kişide 32,9 seviyesinde bulunuyor ki bu, toplumdaki genel oran olan 9,1’in üç katından fazla.

Personel açısından bakıldığında, küresel ortalama her dört hükümlü ve tutukluya bir personel düşüyor; Avrupa’da bu oran bire ikinin altına inerken (1/l,9), Asya’da 1/6,4, Amerika kıtasında 1/5,5 olarak gerçekleşiyor. Kuzey Amerika’daki kurumlar ise her 1 hükümlü ve tutukluya 1,2 personel ile en iyi düzeyde hizmet veriyor. Personelin yüzde 62’si gözetim, yüzde 27’si yönetim, sadece yüzde 10’u ise rehabilitasyon, sağlık ve eğitim alanlarında görev alıyor.

Raporun odağındaki unsur ise rehabilitasyon: Suçtan uzaklaşmayı tek boyutlu ele almak yerine fiili eylemden, suç kimliğinin terkine ve toplumsal kabul süreçlerine uzanan üç boyutlu bir çerçevede tanımlayan UNODC, Nambiya’daki pilot uygulamada Türkiye’deki muadili infaz ve koruma memuru ünvanındaki personelin rehabilitasyonda kritik rol üstlendiğini ortaya koydu. Kadın hükümlü ve tutukluların saygı gördüklerinde eğitime ve kişisel dönüşüme daha istekli yaklaştığı, tahliye sonrası toplumun yeniden kabullenme düzeyinin ise kalıcı başarının anahtarı olduğu raporda vurgulanan başlıca başlıklar arasında.

Dr. Şık, bu bulguların ceza infaz sistemlerinde yalnızca “kapalı kapılar” sunan bir yapıdan öte, insan onuruna ve topluma yeniden kazandırmaya odaklı fırsat mekanları yaratma zorunluluğunu ortaya koyduğunu belirterek “Rehabilitasyon, kurumsal stratejilerimizin merkezine yerleştirilmelidir” mesajını paylaştı.

(Sesleniş, 01.07.2025)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN