Post image
Kötülüğün anatomisi olur mu?

 

İlkay KUMTEPE

ilkay@milasonder.com

Okumakta olduğum kitap üzerine yazma notlarımı biriktirirken kitabı bitirmeden yazmama neden olay; bir kadının daha vahşice öldürülmüş olması. Dr. Aylin Sözer, eğitimli bir kadın ve yaşamına yakılarak son verilen bir kadın…

Öldürülmeden bir yıl önce bir tv programında şiddete yönelik ve cinayetlere yönelik konuşmasını dinledim. Savaştığınız şeylerin sizin de sonunuz olacağını bilemiyorsunuz. Tehlikenin farkına varıp yanlışa, kendi başına gelmeden bile ses çıkarabilmek herkesin tutumu değil. Ama Aylin Sözer’de olduğu gibi sizin kötülüğe karşı duruşunuz sizin başınıza kötülük gelmesine engel olamıyor maalesef.

Okuduğum kitap “Kötülüğün Anatomisi-Sımon Baron-Cohen”. Kitapta Empati Erozyonu’ndan bahsediyor. Kötülük örnekleri ile başladığı kitapta, kötülük yapanların empati kuramamasından ve bunun sebeplerinden bahsediyor. Yazdığı vaka örneklerindeki kişilerin çocukluğundan itibaren yaşamlarındaki olumsuzlukların onlarda empatinin gelişmesine engel olduğunu vurguluyor. Empati yoksunluğunu derecelendirerek özelliklerini ve nedenlerini yorumlamaya çalışıyor.

Henüz kitabı bitirmediğim için üzerine çok fazla söz söylemeden geçeceğim. Kitapta katılmadığım ve doğru bulmadığım örnekler ve tanımlamalar var. Ama hem kitabı bitirmedim hem de konu ile ilgili başka görüşleri de iyi bilmediğim için yorum yapmayacağım.

Ancak baş kısımlarında bir paragrafta “Ama dikkatinizin diğer kişileri veya onların düşüncelerini ve duygularını hesaba katmaksızın tek odağı –mevcut menfaatiniz, amacınız, arzunuz veya planınız- varsa, empatiniz tamamen kapanmıştır.” demektedir. İşte dikkate değer bir tanımlama olarak gördüğüm bu nokta; menfaatiniz olan yerde, gözünüz sadece kendi menfaatinize odaklanmışsa bütün empatiniz kayboluyor ve sadece kendi menfaatiniz uğruna harekete geçiyorsunuz. Sonuçta da sınırsız bir kötülük.

Nasıl bir menfaat bir başka insanı yakmanıza neden olabilir? Nasıl bir menfaat hırsı bir kadını kendi malınız gibi görmenize ve kesmek, doğramak, yakmak gibi eylemleri ona yapabilmenize neden olur?

Bence bu kadar basitleştirilmiş bir anlatım, ancak durumu hafifletme sebebi olur. Yapılan eylemin hafifletici sebeplerinin bulunması eylemlerin tekrarını cazip hale getirir. Eylemi yapana karşı empatik davranmak demektir bu. Oysa mağdur o değildir. Amacımız mağdur ve mağdurları korumaksa eğer, bu tür davranışları kesinlikle cezasız bırakmamak gerekir. Affetmek ve cezasız bırakmak başka kötülerin de ortaya çıkmasına aracı olmak demektir.

Peki, neden hala toplumdaki kadına yönelik şiddeti önleyemiyoruz? Neden kadınlara şiddet uygularken empati kuramayan ve onu bir nesne olarak görmeye devam eden insanlar var? Bu tutumları körükleyen ve törpülemeyen bir anlayışın topluma hakim kılınmasının etkisi olabilir mi? Kadının yeri evidir, öncelikli görevi analıktır diyenler, belli meslekleri kadına reva görmeyip kadınlar için … meslek daha iyi diyenler. Önemli toplantılarda, makam ve mevkilerde bulunanların boy gösterdiği fotoğraflara bakınca aralarında tek tük kadının bulunmasını garipsemeyenler. Karar alma, yönetme süreçlerinde bulunan kadınların oranı ile toplumdaki kadın oranını kıyasladığımız zaman ortaya çıkan tablo (Çok ayrıntılı bir araştırmaya gerek yok. Meclise baksak yeter). Bir olaya karışan kişinin erkek/kadın olmasına göre suç oranlarının değişiklik gösterdiği durumlar. Kadınların “yeter artık” haykırışlarına rağmen devam eden kadına yönelik şiddet ve cinayetler. Ve kadınlara açıkça şiddet uygulayan, onları öldürenlerin al(ma)dıkları cezalar…

Kötülüğün anatomisi de kötülerin empati yoksunluğu da belki incelemeye değer, ama bunlar bu olayları ortadan kaldırmaya yetmez.

Kötü bir durumu ortadan kaldırabilmenin ön koşulu kaldırmaya niyettir. Niyet olmayınca kısmet de olmaz. Kadercilik ve kısmetçiliği bir yana bırakıp yasal düzenlemeler yapılmalı, bu düzenlemeler de yazıda kalmayıp uygulanmalıdır.

(Önder, 31.12.2020)

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN