Tweet

Ali Abaday (jpardaillan@gmail.com)

Ödül törenlerinde o yılın genelde en iyi filmleri yarışır. Ancak bazen ödül kazanamasa da kimi filmler ileriki yıllarda galiplerden daha çok hatırlanır. Mesela 1980’in Oscar galibi “Sıradan İnsanlar/ Ordinary People” olmasına karşın o yıl Oscar’da kaybeden “Kızgın Boğa/ Raging Bull” daha fazla kişi tarafından bilinir.

Bu yıl Oscar’a En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında aday olan “Gizli Dünya/ Room” da belki Oscar’ı kazanamayacak, ancak ileride hatırlanan filmlerden biri olacak. Bunda da en büyük başarı hiç kuşkusuz filmi sırtlayıp götüren Brie Larson ve Jacob Tremblay’a ait.

Ortaya çıktığı zaman tüm dünyada şok etkisi yaratan Avusturyalı Josef Fritzl davasından esinlenen, Emma Donoghue’nin yazdığı kitaptan uyarlanan “Gizli Dünya” oldukça ufak bir odada yaşamak zorunda bırakılan anne ile oğlunun hikâyesini anlatıyor.

24 yaşındaki Joy (Brie Larson) ve beş yaşındaki oğlu Jack (Jacob Tremblay) sadece tepe penceresi olan, yatak, mutfak ve banyosu birlikte bulunan bir odada yaşamaktadırlar. Joy yedi yıl önce kaçırılmış ve odaya hapsedilmiştir. Joy’u kaçıran Yaşlı Nick (Sean Bridgers) aynı zamanda Jack’in babasıdır.

Yaşadıkları oda dışında başka bir dünya olduğunu bilmeyen Jack, bütün zamanını annesi ile birlikte geçirmekte, kimi geceler Yaşlı Nick gelmeden önce odadaki dolapta uyumaktadır. Joy kurtulmak için eskiden kimi girişimler yapmışsa da bundan vazgeçmiş gibidir. Bütün vaktini oğluna ayıran ve onun hiçbir şeyin farkında olmamasına çalışan Joy arada depresyona girmektedir.

Nick bir gün işini kaybettiğini ve artık Joy ile Jack’e bakamayacağını ima edince Joy’un aklına kaçış için bir fikir gelir. Ne var ki bu planın işlemesi hayatında odadan dışarıya adım atmamış ve annesi dışında kimse ile konuşmamış olan Jack’e bağlıdır.

“Gizli Dünya”da Charlie Chaplin’in “Bücür/ The Kid” filminden beri sinema dünyasının gördüğü en iyi çocuk ve yetişkin ikililerinden birini canlandıran Brie Larson ve Jacob Tremblay, aralarındaki inanılmaz kimyanın da etkisiyle izleyicileri kendilerine hayran bırakıyor.

Olayları kimi zaman Jack’in gözünden anlatan filmde yönetmen Lenny Abrahamson’un kamerayı küçük çocuğun boyuna getirmesi ve seyirciye dünyayı Jack’in gözünden göstermesi, ayrıca bu sahnelerde ışığın keskinliği ile görüntülerin bulanıklığı “Gizli Dünya”nın çarpıcılığını bir kat daha artırıyor.

2013 yılında gösterime giren “Tutsak/ Prisoners” filminde çocukları kaçırılan ailelerin durumu işlenirken, bu sefer hikâyenin öteki yanına bakılıyor.

Kim olduğunu bilmediği bir adam tarafından kaçırılıp, zaman zaman tecavüze uğrayan Joy’u oynayan Brie Larson çok usta bir oyunculuk çıkarıyor. Joy’un depresyonlu zamanlarını, kızgınlığını ve hayata bağlanışını kendisi bire bir yaşar gibi beyaz perdeye yansıtıyor. Bu derece zorlu bir rolün altından başarıyla kalkan Larson BAFTA ve Altın Küre’de aldığı ödüllerin ardından Oscar’ın da en güçlü favorisi.
Büyük bir sürpriz olmazsa bu yıl Leonardo DiCaprio En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını kazanacak gibi görünüyor. Fakat ünlü oyuncu karşısında Jacob Tremblay aday gösterilseydi bu kadar rahat olmayabilirdi. Dokuz yaşındaki Tremblay “Gizli Dünya”nın hem kahramanı hem de gerçek starı. Haley Joel Osment’ın “Altıncı His/ The Sixth Sense” filminden beri belki de görülmeyen ölçüde bir yetenekle kendisini gösteriyor.

“Gizli Dünya”, kötülüğün sıradanlığının temsili olan bir adam tarafından hapsedilmiş bir anne ile oğlunun birbirine destek olmasını, yaşadıkları zorlukları aşmalarını anlatan oldukça etkileyici bir film.

ROOM/ GİZLİ DÜNYA

Yönetmen: Lenny Abrahamson

Senaryo: Emma Donoghue

Görüntü Yönetmeni: Danny Cohen

Oyuncular: Brie Larson, Jacob Tremblay, Joan Allen, Sean Bridgers

(Sözcü, 19.02.2016)