Post image
Laikliğe aykırı anayasa değişikliği

 

Bülent SERİM

Anayasa Mahkemesi Eski Genel Sekreteri

Anayasanın 4. maddesine göre, Cumhuriyetin laik niteliği değiştirilemez, hatta değiştirilmesi teklif bile edilemez. Asli kurucu iktidarın “değiştirilemez” dediği bir ilkeyi tali kurucu iktidar dolaylı yoldan da olsa değiştiremez.

Anayasa Mahkemesi (AYM) başkanı, AYM’nin 60. Kuruluş yıldönümü töreninde yaptığı konuşmada, “katı laiklik” yerine “özgürlükçü laiklik” anlayışını benimsediklerini, böylece mahkemenin 50 yıllık içtihadını değiştirdiklerini açıklamıştır.

Birincisi, laiklik “eşitlik ve özgürlük” temeline dayanır; yani laiklik zaten özgürlükçüdür, ayrıca “özgürlükçü laiklik” olmaz. İkincisi, anayasayı ve anayasal düzeni korumakla görevli ve yükümlü olan AYM, denetimlerinde, “katı laiklik” ya da “özgürlükçü laiklik” gibi kuramsal kavramları değil, anayasal kuralları, yani “anayasal laikliği” esas almak zorundadır. Çünkü anayasa, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idareyi, tüm gerçek ve tüzel kişileri, yani başta AYM olmak üzere herkesi bağlamaktadır. Üçüncüsü, her anayasa bir ideolojiye dayanır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın temelinde de Atatürkçü düşünce sistemi, Atatürkçü ideoloji vardır.

ÇAĞDAŞ YAŞAMIN KORUNMASI

Anayasal laikliğin daha iyi anlaşılması için, anayasanın temelini oluşturan Atatürkçü düşünce sistemindeki laiklik anlayışına bakmak gerekir. Atatürkçü laiklik anlayışında yalnız din ve devlet işleri değil, din ve dünya işleri birbirinden ayrılmış ve aynı zamanda din, dünya işlerine karışmasın diye devlete denetim görevi verilmiştir.

İşte 1982 Anayasası da ana çizgileriyle belirtilen bu laiklik anlayışını temel almış ve kurallaştırmıştır. 2. maddede, laiklik ilkesine Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri arasında yer verilmiş; bu ilke başlangıç kısmı ile 24 ve 174. maddelerde açık biçimde tanımlanmış; 13, 14, 26, 27, 28. maddelerde, laiklik ilkesine hak ve özgürlükler karşısında üstünlük tanınmıştır.

Peki, hak ve özgürlüklerle laiklik çatışırsa ne olacaktır? Anayasanın 14. maddesine göre hak ve özgürlüklerden hiçbiri, “laik Cumhuriyeti” ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Hatta 13. maddede, hak ve özgürlüklere getirilecek sınırlamanın laik Cumhuriyetin gereklerine aykırı olamayacağı belirtilerek laik ve çağdaş yaşam korunmuştur.

“Din kurallarına dayanan” bir anayasa değişikliği laiklik ilkesine aykırı olur, Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğini zedeler ve 2. maddenin değişikliği anlamına gelir ki TBMM gündeminde olan anayasa değişikliği bu içeriktedir. Çünkü bu değişiklikte “dini inancı nedeniyle başın örtülmesi” serbest bırakılmaktadır. Yani düzenleme doğrudan din kurallarına dayandırılmaktadır.

AYM’NİN DENETİM YETKİSİ

Anayasanın 148. maddesine göre, anayasa değişiklikleri yalnızca “şekil” yönünden incelenip denetlenebilecektir. Şekil yönünden denetim de oylama çoğunluğuna ve daha önce “teklif koşuluna” uyulup uyulmadığı konusunda yapılacaktır.

Kısaca anayasa değişiklikleri “teklif” koşuluna uyulup uyulmadığı yönünden denetlenebilecektir. TBMM gündeminde olan anayasa değişikliği laiklik niteliğini zedeleyecek içerikte bulunduğundan ve böyle bir değişiklik “teklif edilemeyeceğinden”, AYM’nin görev ve yetkisi kapsamındadır. AYM, konu önüne gelirse bu anayasaya aykırı öneriyi denetlemesi gerekecektir.

Şunu da belirtmek gerekir ki anayasa ve AYM kararı yasama organını da bağladığından, TBMM’nin, bu ve dini amaçla getirilecek hiçbir teklifi kabul etmemesi ve görüşmemesi hukuksal yönden en uygun yol olacaktır.

(Cumhuriyet, 12.02.2023)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN