Post image
Özlem’in katili kim?

“Ben onsuz yaşayamam” diyen Savcı Özlem’in babası Ramazan Salkım, “Tabanca doluysa ne işi var orada” diye soruyor… Umarız yetkili ve ilgililer de araştırıyorlardır. (Umut Vakfı)

 

28 yaşında gencecik bir savcı… Hayatının daha baharında… Doğum gününü kutlamaya heveslenmiş belli ki?

Farkında mısınız, duyup işittiniz mi bilemiyoruz… 24 Mart’ta Yozgat Sorgun adliyesinde görevli savcı Özlem Salkım arkadaşlarıyla evinde doğum günü kutlarken silahla başından vurularak öldü…

Neden? Niçin?

Doğum günü kutlamasında bir silahın işi ne?

Allah rahmet eylesin ama savcı Özlem bir maganda mıydı?

Olabilir mi böyle bir şey?

Ya arkadaş, diye evde kutlamaya katılanlar?

İnsan düğün ve asker uğurlamalarında, trafikte meydana gelen olaylarda arsız, yüzsüz, terbiyesiz magandalara alışık da, kendi doğum gününde, üstüne üstlük üniversite mezunu, hem de savcılık yapan genç bir kadının silahla oynayacağı ya da şakalaşacağı aklınıza gelir mi?

“Hak-hukuk-adalet” gibi yüce kavramları içinde barındıran bir mesleği seçmiş olan insan, artı kadın olmanın verdiği hassasiyete sahip olması gereken kişi neden doğum gününde arkadaşlarıyla eğlenirken “silah” ortalıkta olsun ki…

İnsan inanmakta zorlanıyor, üstelik pandemi adeta dünyayı esir almış ve eve doğum gününe misafirler geliyor… Belli ki samimi arkadaşlar… Bir astsubay, bir uzman çavuş, bir adliye çalışanı ile bir cumhuriyet savcısı…

Ve Savcı Özlem Salkım doğum günü kutlamasında başından vurularak ağır yaralanıyor…

Hastaneye kaldırılan genç kız birkaç gün sonra yaşam savaşını kaybederek öldü…

Doğum gününü kutlarken gelecekle ilgili ne hayaller kuruyordu kim bilir Özlem…

Peki Özlem’in bu zamansız ölümünün suçlusu kim?

Yani katil kim?

Şüpheli olarak gözaltına alınan dört arkadaşına göre; Özlem silahla oynarken kendisini vurmuş…

Oldu mu be savcım, yakıştı mı?

Ya silah kimin?

Özlem’in mi?

Hayır…

Silah astsubayın mış…

Açıkçası Özlem’i savcı olmuş, ama maganda ruha sahip, diye suçlayacaktık… Ama bugün bir gazetede “Özlem savcı evlatlıkmış” başlığıyla bir haber gördük. Daha üç aylıkken, 17 yıldır evlat sahibi olamayan Rahime-Ramazan Salkım çifti Özlem’i yurttan evlatlık almış. Sevgiyle sarıp, sarmalayıp büyütmüşler, okutmuşlar… Eline mesleğini almasını sağlamışlar…

Ankara Kızılcahamam’da yaşayan Salkım ailesi çok üzgün şimdi sevgili kızları öldüğü için. Ramazan Salkım, Özlem’in “çok adaletli bir insan” olduğunu anlatıyor ve “Ben şimdi sorguluyorum. Eğer doluysa o tabancanın orada ne işi var. Dört kişiydiniz neden tabancayı ortalıktan kaldırmadınız? Özlem kendi tabancasının mermisini çıkarmış, yatağın altına koymuş” diyor…

Şahsen biz de soruyoruz; o tabancanın işi ne ortalıkta? Doğum günü kutlamaya gidip de, ortalıkta tabanca bırakmak tam anlamıyla magandalık değil mi? Özlem kazayla kendisini vurmuş olsa bile hiç suçluluk duyuyor musunuz?

Yani bu olay; “kaza” denilip dosyası tozlu raflara mı kaldırılacak?

Üzülerek söylüyoruz, ama işte silahlanmanın, resmi kullanımlı bile olsa sonucu bu… Umut Vakfı olarak; ister bireysel, ister kamusal “silah taşıma ve bulundurma”nın da, yaşanılan olaylar dikkate alınarak ivedilikle gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz… Beylik silahlarıyla da; pek çok alayın yaşandığına dikkat çekerek iş dışında silahların nasıl taşınacağı ya da taşınmaması gerektiğinin irdelenmesini de özellikle öneriyoruz…

İyi haftalar

Umut Vakfı

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN