Post image
Sadece 72 milyon çocuk mu?

 

Çocuklar… Çocuklarımız…

İster savaş olsun, ister olmasın… Her geçen gün ahlak erozyonuna uğrayan, kirlenen, son sürat ilerleyen dijital dünyada her tür tehlikeyle, en başta da cinsel şiddetle karşı karşıyalar… Ki; günlük yaşamımızda; en başta da onları koruması gereken en yakınlarındaki kişilerin cinsel şiddetine maruz kaldıklarına zaman zaman tanık oluyoruz…

Save the Children, Türkçe adıyla “Çocukları Kurtarın Vakfı” geçenlerde bir rapor yayımladı…

“Savaş silahı: Çatışmada çocuklara karşı cinsel şiddet” başlıklı rapor ise çatışmaların, savaşların söz konusu cinsel şiddet tehdidini katlanarak artırdığını resmen ortaya koyuyor…

Rapor; 1990 ile 2019 yılları arasında bu konuda yaşanan olayları da kapsıyor.  Ve çocuklara yardım örgütünün hazırladığı bir rapora göre, dünya genelindeki çatışma bölgelerinde yaşayan yaklaşık 72 milyon çocuk cinsel şiddete maruz kalma tehlikesi ile karşı karşıya…

Birleşmiş Milletler’de (BM), 2006 yılından bu yana dünya çapında 20 binden fazla çocuğun çatışma ortamında cinsel şiddete maruz kaldığını kaydediyor…

Tekrar Save the Children’ın raporuna dönecek olursak… Örgütün, Münih Güvenlik Konferansı için hazırladığı dijital raporda, çatışma bölgelerinde; 1990 yılında 8.5 milyon çocuk yaşarken 2019 yılında bu sayı 426 milyona yükseldi, yani yaklaşık yüzde 5 bin arttı… Ve bugün bu çocukların önemli bir bölümü silahlı kişilerin cinsel şiddetine uğrama riskiyle karşı karşıya bulunuyor.

Söz konusu tehlikenin son 30 yılda neredeyse on kat arttığı belirtilen raporda, özellikle Irak, Yemen, Kolombiya, Somali, Güney Sudan ve Suriye’deki çocukların büyük risk altında olduğu kaydediliyor…

Save the Children’ın Başkanı Susanna Krüger’e göre; “Resmi veriler buzdağının sadece ucunu gösteriyor”… Krüger, çocuklara karşı işlenen cinsel suçların barış dönemlerinde bile yeterince kayıtlara geçmediğine dikkat çekerken savaş dönemlerinde ne kadarının kayıtlara geçtiği konusunun düşündürücü olduğunu belirtiyor.

Örgütün raporunda; “cinsel şiddet” kavramı, tecavüz, cinsel kölelik, seks işçiliğine zorlama, cebren hamile bırakma, zorunlu kısırlaştırma ya da sünnet gibi cinsel organların yaralanması eylemlerini kapsıyor.  Susanna Krüger, tecavüz ve cinsel istismarın diğer türlerinin savaşlarda, giderek artan oranda bir silah olarak kullanıldığını ve bunu yapan kişiler arasında kamusal kimliği olanların sayısının arttığını ifade ederek istatistiklere girmeyen sayısız mağdur olduğunu özellikle vurguluyor…

Savaşlardan uzakta şöyle ülkemize dönecek olursak; başta da dediğimiz gibi en yakınlarındaki kişilerin cinsel şiddetine maruz kaldıklarını zaman zaman medyada görüyoruz ve bu kişilerin ellerini kollarını sallayarak dışarı çıktıkları haberlerini okuyoruz. Ki; çok yakın bir zamanda; bir tecavüz suçlusunun yakınları tarafından tahliye sonrası davul zurnayla cezaevi kapısında karşılanmasının utancını bile yaşadı…

Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı 2019 yılına ait adli istatistiklere göre; Türkiye’de “cinsel dokunulmazlığa karşı suç” kapsamında 49 bin 57 dava açıldı… Bunların 22 bin 689’u, yani yarıya yakını çocuklara yönelik istismar suçlarıydı…

Yine Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı istatistiklere göre; Ceza Mahkemeleri’ndeki bu vakalarla ilgili davalara bakıldığında, 2012 ile 2019 yıları arasında çocuklara cinsel istismar suçlarda yüzde 29 oranında artış olduğu gözler önüne seriliyor…

Özetle; çocuklar, çocuklarımız maalesef her zaman en yakınındakiler başta olmak üzere cinsel şiddetle karşı karşıyalar ve çatışmalar, savaşlar bu suçun kat ve kat artmasına neden oluyor…

İyilerin ve iyiliklerin çoğaldığı bir dünya umuduyla…

İyi haftalar

Umut Vakfı

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN