Post image
Silahlanıyoruz! (24.04.2013)

22 Nisan 2013 itibariyle Makine Kimya Endüstrisinden yapılan açıklamaya göre 2012 yılı silah satış cirosu 117 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılı rakamlarının 87 milyonda seyrettiği göz önüne alınırsa, neredeyse %50’lik bir artış ile karşı karşıyayız. Haberi veren Habertürk kanalında satışların ne kadarının yurt içi ne kadarının ihracat olduğu bildirilmemişti. MKEK web sitesinde de basın bülteni ile ilgili bir bilgi yer almıyordu. Ancak 10 Nisan 2013 tarihinde Dünya Gazetesindeki bir habere göre 2012 yılında 657bin silah ruhsatı verildiği düşünülürse, rakamların büyük kısmının yurt içinden karşılandığını düşünebiliriz. 2007 yılı resmi verilerine göre Türkiye’de 2.5milyon ruhsatı silah bulunurken, geçen zaman içerisinde silah ediniminin arttığının basına yansıyan şiddet haberleri dolayısıyla farkındaydık. Ancak resmi veriler açıklanmadığı için bunu net bir şekilde ortaya koyamıyorduk. 2007 yılının toplam ruhsatlı silah sayısının neredeyse 3’te 1’i bir yıl içerisinde verilmiş durumda! Bu tablodan silahlanmanın zorlaştırılması gerektiği çıkmaz da ne çıkar?

Nisan ayı silahlanmanın kontrolü için hem dünyadan hem de Türkiye’den güzel haberler aldığımız bir ay oldu. Birleşmiş Milletlerde kabul edilen Dünya Silah Ticareti Düzenlemesi Antlaşmasının ABD liderliğinde onaylanmış olması çok büyük bir adımdı. Ancak bu düzenleme hiçbir şekilde yurt içi silah düzenlemelerini kapsamıyordu, sadece imza koyan ülkelerin denetimi kolaylaştırmaları açısından öneri olarak silah kanunlarını yeniden ele almaları tavsiye ediliyordu. Nitekim geçtiğimiz hafta ABD’de silah ediniminde alıcının geçmişinin araştırılmasını öngören kanun tasarısı 54’e 46 oyla reddedildi. Aslında silah cenneti bir ülkede bu tasarının ilk seferde onaylanması uzak bir ihtimal olarak değerlendiriliyordu. Ancak oylara bakıldığında aradaki farkın çok büyük olmaması ve 4 Cumhuriyetçi senatörün olumlu oy kullanmış olması da önemli. Özellikle kadın oylarına ihtiyaç duyan Cumhuriyetçilerin cephesinde ilerleyen günlerde daha fazla çözülme bekleniyor. ABD basını oylamadan memnun değil. Önümüzdeki günler neler getirecek hep birlikte izleyip, göreceğiz.

Barış, silahlar altında olmaz. Silahlanmanın bu kadar arttığı ve kontrolsüz olduğu bir ortamda toplumsal barışı sağlamak ve kalıcı kılmak mümkün değildir. Bu gerçeği inkâr etmek Türkiye’nin, bölgenin ve dünyanın barış şansını elinden almak demektir.

İyi haftalar,
Umut Vakfı

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN