Post image
“Silahlanma her yönüyle ele alınmalı…”

 

Evet; bireysel silahlanmanın yol açtığı cinayetler, silahlı şiddet olayları her geçen yıl gittikçe artıyor… Sokaklarda uyuşturucu çeteleri, mafyacılık oynayan magandalar resmen çatışıyor… Hatta ülkemizde; uluslararası mafya liderlerinin öldürüldüğüne, aralarında çatıştıklarına tanık oluyoruz, hem de AVM’lerde…

Şimdi de; bir Sırp mafya üyesinin 2020 yılında öldürülüp İstanbul Göktürk’te bir villanın bahçesine gömüldüğü iddiasıyla İstanbul polisi bu bölgede kazı çalışması yapıyor…

Düğünlerde, eğlencelerde ise magandalar maalesef tüm uyarılara karşın ateşli  silahları adeta oyuncakmışçasına ateşlemeyi sürdürüyorlar… Masum çocukları, eğlenceye katılanları, hatta eğlenceyle ilgisi olmayan evinin kapısındaki, balkonundaki insanları vuruyorlar…

Tüm bu olayların sonuçta; önlenmesi gereken bireysel silahlanmanın önlenmemesi, bu konuda gerekenlerin yapılmamasıyla bağlantılı…

Bireysel silahlanmanın her yıl daha da arttığına dikkat çeken Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatr Dr. Ayhan Akcan, bu durumun ülkemiz için büyük tehlike oluşturduğu belirterek “Cezalar artırılmalı. Ortak toplumsal bilinç geliştirilmeli. Şiddetin çözümü için, ‘maganda’ kurşunuyla ölümlerin engellenmesi için kanun şart” uyarısında bulunuyor…

Ülkemizde; İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, sadece 2.5 milyon ruhsatlı silah bulunuyor!

On milyonlarca ruhsatsız silahın bulunduğu gerçeğini ise kimse yalanlayamaz, yalanlayamıyor… Ki; polislerin zaman zaman yaptıkları operasyonlarda da, suikast silahlarına, uzun namlulu silahlara kadar her tür silah ele geçiriliyor…

 

Oto yıkamacı değil cephanelik…
Konya Meram’da bir oto yıkamacıda silah ticareti yapıldığı ihbarı üzerine harekete geçen polis ekipleri, iş yeri ve araçta yaptığı aramada 44 adet ruhsatsız tabanca, 1 av tüfeği ve çok sayıda tabanca malzemesi yakaladı. İş yeri sahibi Tayfun Ç. tutuklandı.

 

SİLAHA ULAŞIM YÜZDE 90’IN ÜZERİNDE

Psikiyatr Dr. Akcan, “Silah ruhsatlarının yüzde 60’ı, kırsalda vatandaşın yaban hayvanından kendisini koruması için verilmiş. Yüzde 40’lık kesimde ‘kayıt altına alırım, caydırıcı olur’ diye düşünüyor. Gelinen noktada durum pek de iç açıcı değil. Silahlı şiddet olaylarının artması bu konuda bir şey yapılması gerekliliğini gösteriyor. Ülkemizde silaha ulaşım yüzde 90’ın üzerinde. Maalesef bu sayı artıyor. Her geçen yıl silahlı şiddette artış mevcut. Cinayette kullanımı artıyor. Silah sayısında artıyor. İntiharda kullanımı atıyor” diyor.

Bireysel silahların halk sağlığını tehdit ettiğini vurgulayan Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayhan Akcan, şu uyarılarda bulunuyor:

“Bireysel silahlar halk sağlığını tehdit eder. Ölüm, yaralanma ve sakatlanmaya yol açar. Ülkemizde her yıl ortalama 4500 kişi bireysel silahlarla ölmektedir. Dünyada halk sağlığı çalışanları ve tıp otoriteleri diğer toplumsal sağlık problemleri ile mücadelede başarıya ulaşmış yöntemlerin kullanılmasıyla bu sorunun da çözülebileceğini ileri sürmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, Şiddeti Önleme programında ‘ateşli silahlara erişimin kısıtlanmasını’ alınacak ilk 3 sıradaki önlemler içerisinde önermektedir. Bireysel silahlanma toplumda silah sahibi bireyleri anlatır. Bu silahlar bir kişinin taşıyabildiği her türlü büyük ve küçük silahlar olarak ayrılabilir. Yaygın bir şekilde her 10 kişiden ikisinde olması şiddet oluşturmasını tanımlar.”

TÜRKİYE İÇİN TEHLİKE ÇANLARI

Gelişmiş ülkeler kapsamında Türkiye’nin silah kullanımında 11’inci sırada olduğuna da dikkat çeken Akcan, sözlerini şöyle sürdürüyor:

 “Silahlar kişinin belinde, evlerin duvarlarında, araba torpidosunda, açıkta, yastık altında, çekmecede gibi birçok yerde hayatımızın içerisindedir. Denetim yok. Yasalar caydırıcı değil. Zorunlu eğitim yok. Zorunlu silah kasası yok. Ruhsat süresi uzun. Ayrıntılı öfke, kişilik, bağımlılık, dikkat ve muhakemeyi içine alan Psikoteknik değerlendirme zorunluluğu yok. İsteyen istediğini alıyor. Zorluk güçlük yok. Zorluk olmadığı için insanlar çok kolay silaha yönelebiliyor. Bunların altında da çevre, sosyo-kültürel etmenlerden etkilenme var.  Başka birisinde gören birey kolaylıkla ‘bende alayım caydırıcı olsun’ düşüncesine kapılabiliyor. Hukuka güven sorunu var. ‘Konunu ben koyarım, gerekirse silahla korkuturum veya kullanırım’ düşünceleri ne yazık ki toplumumuzda mevcut. Sonuç olarak her an ulaşılabilir olması büyük bir sorun teşkil etmektedir. Cinayetlerin yüzde 75’inde silah kullanılmakta, intiharda asarak intihar birinci sırada iken ikinci sırada silahla intihar bulunmaktadır. Bununla beraber Türkiye şiddet haritası incelendiğinde silahla öldürme oranı yüzde 70’in üzerindedir. Bu da hem büyük, hem de tehlikeli bir rakamdır…”

Devletin de, bireysel silahlanma sorununun önüne geçmek istediğini, ama 2 yıl önce hazırlanan tasarının TBMM gündemine giremediğini belirten ve gelişmeler gözönüne alındığında devletin bireysel silahlanma konusunda yeni bir düzenleme getirmesi gerektiğine dikkat çeken Akcan, silahlı şiddet olaylarına karşı verilen cezaların caydırıcı olmadığını söylüyor:

“Mesela önceden kurusıkı silahlar gibi bir sorun yaşıyorduk, ama 2011 yılında yapılan bir düzenlemeyle konu çözüldü. Çıkartılan düzenleme sonrasında kurusıkı silah taşıma ve kullanma durumunda verilen ciddi cezalar, sorunun çözülmesini sağladı. Şu an ruhsatlı silahlardan daha çok kayıt dışı silahlar büyük bir problem haline geldi. Bizim tespitlerimize göre ruhsatsız silah kullanımında ciddi bir artış var ve basına yansıyan silahlı şiddet olayları sayısı her şeyi anlatıyor. Kayıt dışı silahlar için cezalar artırıldı, ama yeterli değil. Bireysel silahlanmanın her yönünü ele alan kapsamlı bir düzenleme için çalışılmalı…

Bireysel silahlanmada temel mesele yaşanan bir gerginlik anında silaha kolay ulaşılıyor olması. Hepimizin tanıdığı, bildiği aile ortamlarında yaşanan kavgalarda silah çekilmesi, düğünlerde eğlence amacıyla birilerinin hava ateş açması ve ne yazık ki ruhsatsız silah kullanımının yaygınlaşması gibi konular silahlı şiddet olaylarının artmasının temel nedeni. Bunun için silah bulundurma ve taşıma ruhsatı alımının zorlaştırılması lazım. Cezalar artırılmalı. Ortak toplumsal bilinç geliştirilmeli. Acil olarak ‘maganda’ kurşunuyla olan ölümleri önlemek için kamu spotu, açık hava toplantılarına motorize birlik eşlik etmeli, silah esinin sayısının en fazla iki olması, beş yıl olan ruhsat süresinin iki yıla indirilmesi. Eve silah alan erkekten mutlaka ‘eş rızası’nı aldığı belge zorunluluğu getirilmeli, ruhsat almak için uzun bir bekleme süresi getirilmesi ve kapsamlı sağlık raporu istenmesi çözüm olabilir. Bu tarz süreci zorlaştıracak önlemler silah ruhsatına olan talebi ciddi manada azaltıyor.”

Akcan’a göre; şiddetin ortadan kalkması ve düzgün yetişen bir nesil için her alanda şiddeti ortadan kaldırmak lazım: “Örnek Japonya gibi. Güney Kore gibi. Silah yok huzur var. Uzlaşı var. Şiddet yok. Hukuk var. Mutlu insan var. Korku, kaygı, sıkıntı yok. Birbirlerine saygı ve sevgi var. Bizler de ülke olarak bu modele geçmeliyiz. Caydırıcı yasalar koymalıyız. Silaha yeltenmenin iyi bir şey olmadığını yeni neslimize öğretmeliyiz…”

İyi haftalar

Umut Vakfı

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN