Post image
Sinemanın Büyüsünde…

 

Yasemin BAHAR

Bu ay seçtiğim filmlerin hepsi sizi sadece bir – iki saatliğine değil çok daha uzun süre etkisi altına alacak türden. Ayın starının hikayesi ise eminim hepinizi hüzünlendirecek. Çünkü o, genç yaşında bir kazada ölen ve Catherine Deneuve‘in ablası olan Françoise Dorleac.

MÖSYÖ VERDU

KÜNYE:

Orijinal film adı: MonsieurVerdoux

IMDB: 7,9 /10

Tür: Cinayet, Dram, Gerilim

Süre: 2 sa. 04 dk.

Renk: Siyah-Beyaz

Yapım yılı: 1947

Ülke: ABD

Yönetmen: Charlie Chaplin

Oyuncular: Charlie Chaplin, Mady Correll, Allison Roddan

Senaryo yazarı: Charlie Chaplin…

İşsizlik çok büyük bir derttir. Bu dert bazen neler yaptırmaz ki insana? Mösyö Verdu, “Büyük buhran” sonrasında 30 yıl çalıştığı bankasından çıkarılmıştır. Fakat çok sevdiği engelli eşi Mona ve biricik oğlu Peter için para kazanması gerekiyordur. Uzun bir süre iş bulamayan Mösyö Verdu ilginç bir çözüm yolu bulmuştur bile: Zengin dulların kalbini çalıyor; onlarla evleniyor ve paralarına el koyabildiği an da onları öldürüyordur. Uzun bir iş seyahatine çıktığını söylediği eşi Mona’ya ve oğluna da aralarda geri dönüyordur. Verdu bu şekilde onlarca kadınla evlenmeyi başarır, ama işler acaba planladığı gibi devam edebilecek midir? Bütün filmlerinin senaryosunu bizzat kendi yazan Charlie Chaplin için bu filminde bir ilk yaşanır. Senaryo fikri ilginç bir isme aittir bu sefer: Orson Welles! Usta aktör ve yönetmen Welles filmin senaryosunu ünlü Fransız seri katil Henri Desire Landru’dan esinlenerek yazmış ve başrol için Chaplin’e teklif götürmüştür. Kendi yönetmediği filmlerde yer almayan Chaplin ise teklifi reddeder reddetmesine, ama aklı da bu müdhiş senaryo fikrinde kalır. Sonunda da dayanamayıp senaryoyu Welles’ten satın almış ve ana fikre sadık kalarak oturup yeniden yazmıştır. Film Chaplin’in alışılagelen tiplemesi “Şarlo” olmadığı ve kara komedi türündeki ilk uzun metrajlı filmidir. Birbirinden eşsiz ve mesaj içerildi filmlere imza atan Chaplin bu filminde de savaşa gönderme yapmayı ihmal etmez: “Birkaç cinayet insanı kötü yapar, milyonlarcası kahraman…”

 

 

AMERİKALI ARKADAŞIM

KÜNYE

Orijinal film adı: The American Friend

IMDB: 7,4{10

Tür: Dram, Suç, Gizem

Süre:2sa.08dk.

Renk: Renkli

Yapım yılı: 1977

Ülke: ABD

Yönetmen: Wim Wenders

Oyuncular: Dennis Hopper, Bruno Ganz, Lisa Kreuzer

Uyarlanan roman yazarı: Patricia Highsmith

Yetenekli Tom Ripley, kendine iyi bir sosyal statü elde etmiş, ama yasa dışı işlerden de kendini uzak tutamamıştır. Almanya’nın Hamburg kentinde, kendini ölmüş gibi gösteren ünlü ressam Derwatt ile iş birliği yapmakta ve adamdan kendi resimlerinin sahtelerini alarak sanat galerlerinde açık arttırmalarda yüksek fiyatlara satmaktadır.

Günün birinde çerçeve ustası olan Zimmerman ile yolları ilginç bir şekilde kesişir. Zimmerman nadir rastlanan ölümcül olabilecek bir kan hastalığı ile savaşmaktadır. Ripley’e pis işlerinde çoğu zaman yardım etmiş bir mafya adamı olan Minot, kendisine sicili temiz bir kiralık katil aradığını söylemiştir. Ripley de adama yaşamının sonuna gelmiş Zimmerman’ı öneriverir. Minot yüksek bir para karşılığında Zimmerman’a 2 suçluyu öldürmesini teklif eder. Minot tarafından sahte raporlarla da ikna edilen Zimmerman, oğlu ve karısı için teklifi kabul ediverir.

Peki, Zimmerman’ın gerçekten de ölümcül bir hastalığı var mıdır ve yeni Amerikalı arkadaşı Ripley ona nasıl yardım edecektir?

Ripley serisinin üçüncü romanı”Ripley’nin Oyunundan (Ripley’s Game)” uyarlanan film gerek çekim tekniği gerekse farklı anlatım tarzıyla bugün Alman sinemasının “kara-film” türündeki öncülerinden biri kabul edilir. Usta Alman yönetmen Wim Wenders’in ilk renkli filmi olan yapım, yönetmenin renk tercihi ve etkili görüntü yönetimiyle en önemli filmlerinden biri olmayı başarmış ve kendisine de Hollywood kapısını açmıştır. Wenders’in bu kara anlatımı birçok eleştirmen hatta yazar Highsmith hayranları tarafından da bugün hala en başarılı Ripley uyarlaması olarak kabul edilmektedir.

Gerçekten de Wenders, durağan bir atmosfer içerisinde anlattığı hikâyesinde sizi birden filmin içine alacak ve tıpkı Highsmith romanlarında olduğu gibi oldukça tedirgin edip, strese sokacaktır diyebilirim. Wenders, Ripley rolünde Amerikan sinemasından ünlü bir oyuncu ve yönetmen olan Dennis Hopper’ı seçmiştir. Zimmermann rolündeki usta aktör Bruno Ganz’ın kariyerinde ilk büyük çıkış filmidir de.

 

 

TERÖR GECESİ

KÜNYE

Orijinal film adı: ANightofTerror

IMDB:6,5/1Û

Tür Dram, Gizem, Romantik

Süre: 1 sa. P6 dk.

Renk: Siyah-Beyaz

Yapım yılı: 1937

Ülke: İngiltere

Yönetmen: Rowland V. Lee

Oyuncular: Ann Harding, Basil Rathbone, Binnie Hale

Uyarlanan roman yazarı: Agatha Christie

3O’lu yaşlarında olan Carol Howard Londra’da stenograf olarak çalışmaktadır. Carol’in nişanlısı Dick Windyford de bir memurdur ve ekonomik sebeplerden ötürü ikili bir türlü evlenememiştir. Günün birinde Carol oynadığı bir şans oyunundan yüklüce bir para ödülü kazandığını öğrenir. Para o kadar fazladır ki kadının adeta başı döner. Bu parayla iş derdi olmadan doyasıya yaşamak isteyen Carol, nişanlısı Dick’ten de işini bırakmasını ister. Anlaşmazlıkları artan çift sonunda ayrılır. Carol’in hayatı sadece bu olayla değil başka bir olayla daha tamamen değişecektir.
Eski dairesine talip olan yakışıklı ve zengin Gerald Martin’in hayatına girivermesiyle! Carol’in en yakın arkadaşı Kate’in tüm uyarılarına rağmen kısa bir süre içinde evlenen çift filme adını veren Philomel Kır Evine taşınır. Zaman geçtikçe hiç de bahsettiği kadar zengin bir adam olmadığı anlaşılan Gerald, Carol’a karşı aksi ve sinirli gerçek kişiliğini göstermekten de çekinmez.

Kısa zamanda evliliği bir kâbusa dönüşen Carol’in endişesi tesadüfen eline ulaşan ve gerçek cinayet olaylarını anlatan bir kitapla daha da artacaktır. Zengin kadınları öldürüp yakayı sürekli kurtaran bir katilin fotoğrafı tıpkı Gerald’a benziyordur! Peki, Gerald gerçekten de tehlikeli bir adam mıdır?

“Terör Gecesi” filmi, hikâyesi Christie’ye ait işte tozlu raflarda kalmış başarılı bir uyarlamadır. Film, Christie’nin “Listerdale Gizemi” (The Listerdale Mystery) adlı kısa öykülerinin yer aldığı kitabının içerisindeki “Philomel Kır Evi” (Philomel Cottage) isimli kısa hikâyesinden uyarlanmıştır. Evet, ne bu hikâye, ne bu kitap ve ne de bu sinema filmi çoğu kimse tarafından pek fazla bilinmemektedir.

İşte son filmimi seçme nedenim de budur. Filmin orijinal ismini de ekleme gereği duydum çünkü maalesef ülkemizde filmin ismi farklı şekillerde karşımıza çıkabilmektedir. Zaten bu filme de kitabına da ulaşmak maalesef biraz zor; sizi uğraştırabilir ama emin olun değecektir.

 

 

AYIN STARI: FRANÇOİSE DORLEAC

Fransa’nın nadide çiçeği yaşayan efsane Catherine Deneuve’in kendisi gibi bir oyuncu ablası olduğunu hatta bir dönem aktristen daha da parlak bir kariyere sahip olduğunu biliyor muydunuz?

Tv oyuncusu anne babanın en büyük kızı olarak dünyaya gelen Françoise kendini 10 yaşında sahnede bulur. Oyunculuğu aşırı seven küçük kız kafasına koyar: Günün birinde dünyaca ünlü bir aktris olacaktır! Konservatuara da giden genç kız o kadar güzeldir ki sinema kariyerinden önce bir süre ünlü giyim markası Christian Dior’un mankenliğini yapar.

Catherine Deneuve’nin aksine Françoise son derece hayat dolu, canlı, hayatı doyasıya yaşamayı seven, arkadaş canlısı bir kadındır.

İki kız kardeş tam üç filmde birlikte oynama şansı da yakalar. Bunlardan en ünlüsü 1967 yılı yapımı bir müzikal olan Les Demoiselles de Rochefort’dur.

İlginçtir ki ilerde muhteşem bir kariyere sahip olan Catherine, ablasının sosyal çevresi sayesinde birçok filmde oynama ve kilit isimlerle tanışma fırsatı bulur.

Başrolünü Jean-Paul Belmondo’nun oynadığı ve Philippe de Broca’nın yönettiği That Man from Rio’da (1964) kadın başrolle artık tüm dünyada tanınıyordur. Ünlü Fransız yönetmen François Truffaut’un da gözdesi olan aktris Hollyvvood müzikallerinde Gene Kelly ile beraber de roller almaya başlar. Son filmi Michael Caine ile birlikte Billion Dollar Brain’de (1967) başrolü kapar. Her şey muhteşem gidiyor derken 1967’nin o uğursuz gününde François kullandığı arabayla kaza yapıp ölünce tüm dünyada büyük bir şok yaratır. François sanki bu dünyadaki kısacık hayatında bize Catherine Deneuve’i kazandırıp görevini tamamlayıp melek olup uçmuştur…

(Anatoluan, 01.02.2022)

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN