Post image
Şirretler…

 

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; kadının biri çıkmış, halk deyimiyle pervasızca ağzını açmış, gözünü yumuyor:

”15 Temmuz kursağımızda kaldı, yapamadık istediklerimizi, boş bulunduk. Yanlış anlaşılmasın, doğru anlaşılsın. Bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür yani. Onu söyleyeyim yani. Biz bu konuda maddi ve manevi olarak çok donanımlıyız. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede 3-5 var. Listem hazır…”

Bak, bak, bak…

Silahları hazır, sevmedikleri adamları vuracaklar yani…

Bu ne şiddet, bu ne celal, demezler mi yani…

Bir gazeteciyi haber yaptığı için içeri atıp, yapılan aftan her tür kanlı katili, hırlıyı, hırsızı yararlandıranların böylesine şirretliğe sesi çıkmaz mı? Dur bakalım orada demez mi?

Adalet, hukuk nerede?

Böylesine pervasızca ortalığa çıkıp saçma sapan sözler sarf eden izansızlar hakkında işlem yapılmayıp, ortalıkta dolaşmasına, toplumun huzurunu bozmasına göz mü yumulacak…

Güya Fetö’cü kalkışma yaptığını, yapacağını ileri sürdüğü insanları tehdit ediyor… Sen kimsin ya… Geçmişini ortaya döktü gazeteciler… Fetö’cü bir televizyonda program yapan zatın eşi dediler…

Bunları hep gazeteciler söylüyor, biz değil… Gazetece Fatih Altaylı bu kadının nerden nereye geldiğini tüm özgeçmişini irdeleyerek ortaya koydu…

Ama böyle pervasızlar kadar, böyle insanları televizyonlara çıkartan şirret açıklamalar yapmalarını sağlayan ve yayınlayanlar da suçlu değil mi sizce?

Açıkladığı ölüm listesiyle toplumda tartışma yaratan o kadın ve o programa katılan diğer gözü dönmüş, silah stoku yaptığını söyleyenlere söylenecek o kadar çok şey var ki; Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç milletin duygularına tercüman oluyor: “Bizi kesecek diye inanın korkarım…”

“Komşuları korkacak bu kadından. Ben olsam korkarım. Bu ne cani bir kadın, eline bir şey geçse kapımızı çalıp bizi kesecek diye korkarım” diyor Arınç, Sevda Noyan’ın sözlerini tekrar tekrar dinlemesine rağmen inanamadığını dile getiriyor ve hayretler içinde şu sözleri ekliyor: “Kadını tanımam, ama eşi Engin Noyan’ı  tanırım. Böyle bir konuşmayı yapması için insanın aklının olmaması ya da güzünü kanla birlikte nefretin bürümüş olması lazım. Kadın açıkça hem elime fırsat geçtiği zaman 50 kişiyi öldürürüm, diyor. Bir başkası kavanoza mermi doldurmuş, saçlı bir adam. Çok da iyi tanıdığım bir delikanlı. Bende bir mangayı donatacak silah var, diyor…”

Korkalım Sayın Arınç, korkalım sayın yetkililer bu tür şirret insanlardan ve bunların uluorta, pervasızca bu tür konuşmalar yapmalarına göz yummayalım…

Yummayalım ki toplumumuza şiddet hakim olmasın… Adalete, hukuka güven zedelenmesin…

Ama maalesef bu tür şirret insanlar bir yanda konuşuyor, bir yanda da onlardan daha geride kalmayan şiddet yanlısı insanlar her gün evde, işte, sokakta, trafikte kısacası her yerde silahlarını çekip cinayetler işliyorlar…

Eğitmediğimiz toplum, eğitmediğimiz insanlar hem kendi ailelerine, hem de çevrelerindeki topluluklara, topluma hayatı zindan ediyorlar…

Bakın Denizli’de eşini bıçaklayıp hapse giren ve bir süre önce cezaevinden çıkan adam, 21 yaşındaki oğlunun çalıştığı kum ocağına gidip, konuşma bahanesiyle dışarı çağırdı ve başına ateş ederek öldürdü… Gerekçe boşanma aşamasında delikanlının annesine sahip çıkması…

Vay, vay, vay…

İşte Sevda Noyan gibilerin televizyonlara çıkarıldığı bir ülkede böyle de babalar olacak…

Evet Sevda Noyan ve “Bende bir mangayı donatacak silah var diyen”lere göz yumulursa Samsun İlkadım Adalet Mahallesi’nde olduğu gibi gençler ellerinde pompalı tüfekle sokaklarda rahatça dolaşır ve karşılaştıkları, kendilerine “Hayırdır kime ateş etmeye geldiniz “ diyen arkadaşları, tanıdıkları olan 20 Yaşındaki Yavuzhan’ı da vururlar… Aydın’ın Efeler ilçesi Orta Mahalle 209. Sokakta olduğu gibi sözlü başlayan tartışmada pompalı tüfeklerle eve saldırılır… Allahtan sadece dört kişi yaralanmış… Bakın sonra yakalanan zanlıların evinden çıkan cephaneliğe: İki kalaşnikof marka otomatik tüfek, üç pompalı tüfek, bir tabanca ve silahlara ait fişekler…

Bunlar sadece birkaç örnek, her gün Türkiye’nin dört bir yanında öyle çok böyle olay yaşanıyor, silahlar ele geçiyor ki… Ama ne yapılıyor… Emin olun silahlı olayların çoğunda elini kolunu sallayarak dışarı çıkıyor zanlılar, zarar görenler zarar gördüğüyle kalıyor…

Şiddeti önlemek istiyor musunuz? Şiddeti önlemek istiyorsanız eğer, önce şiddet dolu konuşanların konuşmalarına, silah reklamı yapanlara, silahlarla toplumun huzurunu bozanlara, şiddet dolu söylemlere dur demeniz lazım… Zorla ve zorla bu tür insanları eğitmeniz, onlara, sevmenin ne olağanüstü bir duygu olduğunu, sorunlarını uzlaşmayla çözmelerinin ne kadar önemli ve adilane olduğunu, olacağını da öğretmeniz lazım…

İyi haftalar

Umut Vakfı

 

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN