Özlenen bu da…
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki…
Daha düne kadar seçim çalışmalarında bir partiye destekler veren, mitingler düzenleyen, yani devleti yöneten siyasilerle ve üst düzey emniyet mensuplarıyla el ele, kol kola olan, 12 Eylül sonrasının serpilip, büyüyen ülkücü mafya liderlerinden Sedat Peker’in kirli “siyaset-mafya-ticaret” üçgeniyle ilgili yaptığı açıklamaları adeta reyting rekorları kırıyor…
Hem de ne reyting…
Eminiz ki; hiçbir dizi, hiçbir program böylesine ilgi görmüyor son günlerde…
Peker, bugüne kadar yedi açıklama yaptı… Ve bu açıklamaların en sonuncusunu, bu yazı yazılmaya başlandığında 12 milyon kişi izlemişti… Milyonlar açıklamaların peşinde… Sadece ülkemizde değil, dünyanın pek çok yerinde gözler ve kulaklar, her an yeni bir “bomba”nın patlamasının peşinde… Ve şu anda da; Sedat Peker’in “Sana bir sürprizim var” diye halen İçişleri Bakanı olan Soylu’ya saat verdiğine yönelik tiviti internette önümüze düşüyor…
Neler oluyormuş, neler; demeyeceğiz… Çünkü pek çoğumuz bu açıklamalarda yer alan iddiaların çoğunu biliyorduk… Ama gazeteci Can Pulak’ın da dediği gibi; “Bilmediğimiz şeyler de az değilmiş…”
Ne çok ortalıkta “cakayla dolaşan”, “pürüpak geçinip de etrafına çamur atan”ın ipliğini pazara çıkarıyor açıklamalarında Peker…
Yani; çocuklarımız, dolayısıyla onları kurtarmaya çalışan pek çok aile uyuşturucu batağında boğuşurken, bireysel silahlanmanın sürekli artmasına önleyici hiçbir çalışma yapılmayarak göz yumulurken (ki Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hiçbir şekilde verilen önergeler bile dikkate alınmıyor), keza ülkenin şiddet sarmalı içerisinde olmasını önleyici tedbirler alınmazken kirli ilişkiler ağı bu açıklamalarla bir bir ortaya dökülüyor…
Söz konusu açıklamalara sosyal medyanın yanısıra dünya basını da büyük ilgi gösteriyor. Devletin tepesinde oturanların, yargının başında olanların sesi hiç çıkmazken milyonların gözü-kulağı, dediğimiz gibi bu açıklamalarda…
Can Pulak 60 yıllık gazeteci… Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın basın danışmanıydı… Ki, kelimenin tam anlamıyla mükemmel bir danışmandı…
O bile şaşkın…
Muğla Haber’de bugün yazdığı “SEDAT-MEHMET-SÜLEYMAN” başlıklı yazısında; “Siyaset dünyamızı birbirine katan Sedat Peker’in dizileri reyting rekorları kırıyor. Neler oluyormuş meğer neler” derken sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bildiğimiz çok şey vardı, ama bilmediğimiz şeyler de az değilmiş. Milyonlarca kişinin sosyal medyadan seyrettiği çarpıcı iddiaların çoğu eğer doğruysa, hiçbir iktidar kolay kurtulamaz böyle bir kasırganın etkisinden. Neler olmuş, nasıl olmuş, kimler varmış işin içinde, olayların aslını merak etmiyor değiliz doğrusu. Bu merakları giderecek, araştırma-soruşturma talimatı verecek sorumluların sesi soluğu çıkmıyor. Bu gerçekten düşündürücü ve şüpheleri güçlendirecek bir durum…
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, günlerdir topa tutuluyor. Hakkındaki iddialar yenir yutulur cinsten değil. Ayrıca kişiliğine öyle hakaretler yağdırılıyor ki, dirhemini ite versen kudurur. Öyle suç duyurusunda bulunmak filan kurtarmaz kişiyi. Suçlanan aslanlar gibi ortaya çıkıp, Bakanlıktan istifasını vererek, hakkında Meclis soruşturması açılmasını isteyecek. Verilemeyecek hesabı olmayanlar böyle yaparlar. İnsan onuru herhalde bakanlık koltuğundan çok daha önemlidir.
Yine ağır şekilde suçlananlardan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar da, (Benim dokunulmazlığım yok. Suçluysam yargılasınlar) diyerek, çok profesyonel bir davranış gösterdi. Ama hakkındaki iddialar, sadece Yalıkavak marinasına çökmekle kalmadı, öyle şeyler söylendi ve söylenmeye devam ediyor ki, bunların hiçbiri cevapsız bırakılamaz. Cinayetten bahsediliyor, Uğur Mumcu suikastine dolaylı karışımdan sözediliyor, narkotik işine bile bulaştığı ima ediliyor. Bütün bunların doğru veya yalan olduğunu ortaya çıkaracak güvenilir bir yargı kararma ihtiyaç var. Bu ihtiyaç ertelenemez.
Eski Başbakan Binali Yıldırım da, oğlu vasıtasıyla karıştı söylentilere. Uyuşturucu trafiğini, Kolombiya-Venezuela ilişkilerini, Samsun ve Mersin limanına gidecek tonlarca eroinin ele geçirilişini, videoda ders gibi anlattı Sedat Peker. İddiaya göre, Binali Yıldırım’ın oğlu Venezuela limanında ofis kiralamış ve uyuşturucunun gemiyle naklinde rol oynamış. İnanılacak gibi değil, müthiş bir iddia bu. Gerçi Binali’nin oğlu, Avrupa’da kumar oynarken görüntülenmiş, Berat Albayrak’a çapkınlık yaptırdığı gazetelerde yazılıp çizilmişti, ama işi uyuşturucu kaçakçılığına kadar tırmandıracağına inanmak zordu. Nitekim babası hemen bir açıklama yaparak, oğluna iftira edildiğini, onun Venezuela’ya Covid-19 test kiti ve maske götürdüğünü söylemişti.
Bu açıklamanın pek de inandırıcı olduğu söylenemez. Binali Yıldırım’ın oğlu hangi sıfatla Venezuela’ya test ve maske yardımı götürüyor? 0 dönemde iktidar, kendi milletine maske ve test yetiştiremiyordu ki. Oğul Yıldırım bunları nereden almış, nasıl almış ve Venezuela’da kime vermiş? Bunların hepsi açık, doğru ve dürüst cevaplar bekleyen sorular ki, şimdi herkesin dilinde dolanıyor. Öyle babasının yaptığı gibi muğlak, anlaşılması zor ve çapraşık ayaküstü açıklamalarıyla, böylesine önemli bir konu geçiştirilemez.
Ok yaydan çıktı artık Sedat Peker’e göre, turpun büyüğü heybede. Öyle anlaşılıyor ki, ona sıra gelene kadar, açıklayacağı pek çok rezalet daha var. Önümüzdeki günler, çok önemli gelişmelere gebe. Onca derdimiz bize yetmiyormuş gibi, şimdi bir de başımıza mafyatik bir felaket çıktı. İktidar bu sefer gerçekten çok zor durumda. Bunun altından nasıl kalkarlar bilemem.”
60 yıllık gazeteci, Özal gibi bir cumhurbaşkanına danışmanlık yapmış Pulak’ın sözlerinin üstüne ne söz söylenir ki!
Bir gazeteci olarak bir şeye daha parmak basıyor Pulak, bu kıyametler koparken iktidar partisinin genel başkanının seyirci ve sessiz kalmasını eleştiriyor ve “Yargıya güvenemiyoruz, medyaya güvenemiyoruz, kötü yönetime hiç güvenimiz kalmadı. Peki ne olacak bu durumda, kime güveneceğiz?” sorularını yöneltirken şunları diyor:
“Dikkat ediyorum da, kıyametler kopuyor, her iddia çok büyük bir suç niteliğinde, ama yargıdan ve medyadan da ses seda çıkmıyor. O attı mı mangalda kül bırakmayan meslektaşlarım (istisnalar hariç), şimdi patlıcanın faziletini yazıp, yemek tarifleri yapıyorlar. Yürekler Selanik, korku rüzgarları esiyor şiddetle. Bir yanda insana tasma takıp köpek gibi gezdirecek bir anlayışın sahibi Sedat Peker, diğer yanda acımasız ve kendine muhalif herkese ceza kesen bir iktidar… Buyurun buradan yakın…
Peki medya korkuyor, yargı niye görevini yapmıyor acaba? Bu iddiaları soruşturmamak da suç değil mi? Evet suç, ama görevini yapmak isteyen yargıçları bekleyen tehlikeleri de görmezden gelemeyiz. En son cesur bir savcımız Viranşehir’de çıktı, ama onun da defterini hemen dürüverdiler.”
Biz de; sizler gibi gelişmeleri izlerken önümüzdeki süreçte yurdumuz için çok iyi gelişmelerin olmasını diliyoruz ve umutlarımız hiç eksilmesin diyerek iyi haftalar diliyoruz.
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN