Post image
Yargıtay’ın kararı…

 

Hep beraber yaşadık, yaşıyoruz…

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun dediği gibi ve on binlerce insanımızın ölümüne, yaralanmasına neden olan deprem de ortaya çıkardı ki; insanlarımızın barınması için “ev değil tabutlar yapılmış”

Marmara depremi sonrası “hazır beton” kullanımıyla hepimiz umutlanmıştık, yapılan binalar daha sağlam oluyor, diye…

Ama gördük ki; “müteahhitliğin en geçerli iş, kazanç kapısı” haline getirildiği memleketimizde, işin aslı hiç de öyle değil…

Güzel memleketimizde maalesef usulsüzlük, yolsuzluk almış başını gidiyor. Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık’ın açıklamaları da bunu doğruluyor…

Hazır beton ne kadar güvenilir? Gerçekten güvenilir mi?

Işık’a göre standartdışı beton yüzde 1’i aşmaz… Ama diyor ki Işık; RİSK BİRLİK ÜYESİ OLMAYAN VE DENETLENMEYEN yüzde 35’lik kesimden kaynaklanabilir!

İşte inşaat piyasasının güvenirliliği…

Kaç müteahhit birlik üyesi hazır beton firmasından alıyor malzemeyi? Yoksa yanacak, yanan canlar kimsenin umurunda değil, nasıl yapılmış, fazla su mu katılmış vs. umursamadan standart dışı çalışan firmalardan mı alıyorlar tabutlar hazırlamak üzere hazır olduğu iddia edilen betonları?

Biz hangimiz biliyorduk bunu? Bu tartışmalar olması ruhumuz bile duymayacaktı… Tek bildiğimiz son yıllarda vicdansız, ahlaksız insan sayısının arttığıydı maalesef…

Niye DEVLET usulsüz hazır betonlar üreten firmaları denetlemiyor? Neden buna izin veriyor?

 

 

Bu durumda; sadece sahtekarlık yapanlar mı suçlu? İnsanlara bir depremde yıkılacak TABUTLARI hazırlayan bu firmaları doğru dürüst denetlemeyen, onların çalışmalarına izin verenler daha mı az suçlu?

Evet suçlu kim?

Bakın Yavuz Işık’la yapılan roportajdan öğreniyoruz ki; inşaat mahallinde pek çok sıkıntılar yaşanıyor… Bunlardan biri de, gelen hazır betonun içine SU KATMAK… “SU KATMAK CİNAYETTİR” diyor Işık… Ve betonun istenilen performansı vermediğini vurguluyor…

Hilal-i Ahmer Cemiyeti Kızılay’ın parayla çadır satması da dahil tüm bu tartışmalar sürerken ve bir yandan bazı müteahhitler vs. tutuklanırken 2011 yılında yaşanan Van depremi sonrası açılan bir davanın temyiz başvurusun değerlendiren Yargıtay 12. Ceza Dairesi depremde yıkılan binalarla ilgili emsal niteliğinde bir karara imza atmış…

Yargıtay; kalitesiz malzeme kullanımı sebebiyle binanın depremde yıkılmasında, taahhütnameyi veren fenni mesul mühendis, inşaat ustası, bina sahibi ve müteahhitlerin ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçunu işlediğine hükmetmiş…

Güzel… Güzel de, hangi bina sahibi ister ki kalitesiz malzeme kullanılmasını?

Düşünsenize evinizi yaptırıyorsanız kullanılan hazır betonda usulsüzlük yapıldığını aklınıza getirebilir misiniz? Ya da kolon ve kirişler doldurulurken içerisinde boşluk yapıldığını anlayabilir misiniz?

Emsal karar nedeniyle elbette ki Yargıtay’a teşekkür ediyoruz…

Karara katılıyoruz, çünkü yıkılan binalardan sadece müteahhitler sorumlu ve suçlu olamaz?

Emin olun inşaat işçisinden, ustasına herkes bir inşaat yapılırken çok önemli… İşini savsaklayan bir işçi, kolon ve kirişlerin iyi yapılmadığını, demirlerin iyi bağlanmadığını denetlemeyen usta, müteahhitler, mühendisler, denetim elemanları, kısaca işçiden izne kadar uzayan halkadaki herkes bu işten sorumlu ve suçlu…

Evet, deprem bölgesi olan ülkemizde; herkes, ama suçlu olan herkes cezasını çekmeli ve inşaat işinde çalışacak işçiden, ustaya tüm insanlar da ciddi eğitimden geçirilmeli, işlerini doğru yapmaları denetlenmeli, kalitesiz malzeme kullanılmasının önüne geçilmeli, para kazanma hırsıyla kalitesiz malzeme üretenlere asla izin verilmemeli (ki en büyük ceza bu insanlara verilmeli)… Ki, yine bir  depremde canlarımız yanmasın…

İyi haftalar

Umut Vakfı

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN