E. NİDA DİNCTÜRK
Haiti’de kaçırılan genç bir kadının esareti boyunca maruz kaldığı fiziksel ve ruhsal işkenceleri anlatan “Kafes”, insanoğlunun acımasızlığının boyutlarını gözler önüne seriyor.
Dünya, çoğumuzun hiç başına gelmeyeceğini düşündüğü onlarca tehlikeye gebe. Üstelik bu tehlikeler, doğal afet ya da olası kazalardan ibaret değil. Hatta konumuz bu bile değil. Söz konusu, insanın insana yapabileceği kötülükler…
Hani şu gece yansı eve tek başınıza dönerken sokakta yalnız kalmaktan tedirgin olmanıza, geç saatte bindiğiniz minibüste göz teması kurmaktan kaçınmanıza ya da aracın içinde bir hemcinsinizin varlığıyla rahatlamaya çalışmanıza neden olan duygudan bahsediyorum.
Siz buna ister savaş deyin, ister vahşet, ister kanunsuzluk… Adı her neyse. Hepimizin kabullendiği ya da bir gün kabullenmek zorunda kalacağı bir gerçek, insanoğlunun acımasızlığı. Çünkü bir insanın diğerinin bedeninde açtığı yara, başka hiçbir şeyin yarasına benzemiyor. O yara asla geçmiyor, geçse de izi unutulmuyor.
Roxane Gay, Martı Yayınlarından çıkan kitabı “Kafes”te tam olarak bu gerçeğe odaklanıyor. Sistemin göz ardı ettiği ülkelerde doğan ekonomik ve toplumsal buhranın, bir ülkenin sosyal yapısını nasıl alt üst edebileceğine dikkat çekiyor. Mesela, neden Japonya depremler yüzünden tehlikeli bir ülke kategorisine girerken, Hindistan’ın yaygın tecavüz vakaları yüzünden tehlikeli bir ülke sayıldığına dek yüzlerce soruyu kafamıza doluyor. Doğrudan böyle sosyolojik bir amacı olmasa dahi kitap, sunduğu aksiyonun arasına serptiği bilgilerle bu parçaları birleştirmemize yardımcı oluyor.
13 günlük esaret
ABD’de yaşayan ve Haitili bir avukat olan Mireille de ülkesinde yıllar boyunca hüküm süren sokak kanunlarının kendisine asla zarar vermeyeceğini düşünüyor. Fakat kocası ve oğluyla, hâlâ Haiti’de yaşayan ailesini ziyarete gittiği sırada bir çete tarafından kaçırıldığında, görmezden gelmeye alıştığı o koca gerçeğin tam ortasına düşüveriyor. Kaçırılma vakalarına sıkça rastlanan ve istenen fidye ödenir ödenmez meselenin çözüme kavuştuğu bu topraklarda, çetelerin tek bir amacı var: Yoksul ülkenin gözü kör zenginlerine bir ders vermek. Bu nedenle çete, Mireille’in Haiti’de ünlü bir iş adamı olan babasından da yüklüce bir fidye talep ediyor. Fakat Mireille’in babası, çete ile pazarlık edebileceği gafletine kapılıp onlara istediklerini vermemekte direnince işler çığırından çıkıyor. Mireille, tam 13 gün süren esareti boyunca, vücudu kadar ruhunu da dağlayan bir acımasızlığa boyun eğiyor.
Bu anlamda biraz sabır zorlayıcı ve yıpratıcı bir kitaba dönüşüyor “Kafes”. Bilip de göz yummayı tercih ettiğimiz gerçeklerin yüzümüze çarpmasından mı, her gün duyduğumuz bir cinayet ya da işkence haberinin artık tahammül haddimizi zorladığından mı bilinmez…
Hiç kimse olmak
Çetenin elinde kaldığı günler boyunca kendini savaşmaya adayan Mireille, yeri geldiğinde kendi hayatını feda ediyor, çocuğu için vücudundan vazgeçiyor ve aklı başında kalabildiği müddetçe içine düştüğü oyunu akıllıca oynamaya uğraşıyor. Tüm bunların üstesinden gelebilmek içinse tüm kimliğini bir kenara bırakarak artık hiç kimse olduğunu düşünmeye başlıyor. Fakat bu ‘hiç kimse’ye dönüşme hali, çok geçmeden Mireille’i benliğini hatta kocası ile oğlunu dahi reddetme noktasına getiriyor. Mireille, Haiti’de zengin bir ailenin çocuğu olmanın bedelini böyle ödüyor.
Bitmek bilmeyen 13 gün süresince çoğu kez terk edildiğini, kendisinden vazgeçildiğini düşünen Mireille’in, parçalanan bedeniyle beraber ruhunu da bir araya getirme çabasına şahit olduğumuz kitapta, bir kadının ölmeden ölümü yaşayışını ve hayata geri dönme savaşını yakından izliyoruz. “Kafes”, temposu düşmeyen aksiyonu ile empati duygusunu uyanık tutan bir psikolojik gerilim.
“Kafes”
Roxane Gay
Çev: Filiz Tülek
Martı Yayınları
Fiyatı: 19 TL
(Milliyet Kitap, 20.07.2015)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN