Post image
Sonu 2. Dünya Savaşı’na çıkan polisiye

 

Erhan TEKTEN
erhan.tekten@gmail.com

Babylon Berlin’ adıyla diziye de uyarlanan Volker Kutscher‘in Komiser Gereon Rath serisinin dokuzuncu kitabı Transatlantik Türkçede. Kitapta polisiye/suç kurgusunun gerilimi, yerini 2. Dünya Savaşı’na doğru freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı giden bir Almanya’ya bırakıyor.

Alman yazar Volker Kutscher, Komiser Gereon Rath serisi polisiye romanlarıyla ünlendi. İlk kitap ‘Islak Balık’ 1929 Berlin’inde geçiyordu ve ardından sekiz roman daha geldi. Kutscher’in kitaplarının ünü, 2017’de ‘Babylon Berlin’ adıyla diziye uyarlanınca hızla arttı. Kutscher’in cinayet kurguları ile Hitler’in nasyonal sosyalizminin yükselişinin gerçekliği serinin edebi temelini oluşturdu. Şimdi serinin dokuzuncu kitabı ‘Transatlantik’ Türkçede. Kitap, bir önceki roman ‘Olimpiyat’taki olayları doğrudan takip ediyor. Ama yazarın asıl takibi Nazilerin yükselişi ve dünya sahnesine çıkış hazırlıkları tüm gerçekliğiyle okuyucuya sunmasında.

Yıl 1937. Berlin’de ‘Hitler Sergisi’ açılıyor. Özgür basın Almanya genelinde tamamen yok edilmiş durumda. Berlin halkını saatlerce sığmaklara hapseden ilk büyük çaplı hava saldırısı tatbikatı ve toplama kamplarının son rötuşları yapılıyor. Almanya’da 2. Dünya Savaşı için geri sayım çoktan başlamış durumda.

 

TRANSATLANTİK Volker Kutscher Çeviren: Cem Sey iletişim Yayınları, 2025 polisiye, 550 sayfa.

 

RATH’IN EŞİ CHARLY İÇİN DAHA DA ZOR ZAMANLAR

Komiser Rath’ın, Almanya’dan New York’a kaçmak için bindiği Zeplin düşmüş ve kazadan sağ çıkıp çıkmadığı bilinmiyor. Rath’ın eşi Charly için zor zamanlar; akıl hastanesinde kalan evlatlık oğlu Fritz’i kurtarmak için mahkemede mücadele ediyor. En yakın arkadaşı Greta bir süredir ortadan kaybolmuş. Ve bir cinayet işleniyor. Ölen adam bir SS. Ve arabanın içinde egzoz dumanından zehirlenmiş gibi görünüyor. Rath’in eski bir meslektaşı olan sorumlu müfettiş Lange, arabayı ararken ilk ipuçlarını buluyor. Kadınların kırmızı ruj kullanmasının ahlaksızlık olduğu yeni Almanya’da Fransız marka bir kırmızı ruj. Bu delil Charly’nin kayıp arkadaşı Greta’ya işaret ediyor. Bu noktada eski bir polis olan Charly, soruşturmaya defalarca müdahale ederek kendini tehlikeye atıyor, işler her zamankinden daha da zorlaşıyor. Gereon için hayat özgürlükler ülkesi Amerika’da daha rahat. Amerika’daki kardeşiyle sakin bir hayat geçirmeyi umuyor. Ama eski düşmanı Marlow ortaya çıkınca işler karışıyor.

‘Transatlantik’in hikâyesi hayli karmaşık, ama bir o kadar da zengin. Hem yeni hem de önceki maceralardan tanıdık sayısız kahraman var. Volker Kutscher’in anlatımı büyüleyici, ayrıntılı ve oldukça başarılı. Ana karakterlerin gelişim hızlarına okuyucunun bile yetişmesi zor. Ama okuyucunun eski dostları her zamanki gibi dostluklarının hakkını veriyor. Yazar 1937 Almanyası’nın, Nazilerinin canlı bir portresini çizmeyi ustalıkla başarıyor. Almanya’nın değiştiğimine çoğunluk uyum sağlıyor, hatta rejime hayranlık besliyor. Naziler, teranlıklarına karşı tüm direnişi ezdi bile. Ayrıca kendi saflarındaki muhaliflere karşı da sert ve aşırı bir vahşetle mücadele ediyorlar. Hukuk tanımıyorlar, ceza korkuları yok, zira Hitler arkalarında. 2. Dünya Savaşı’nın insanları sığınaklara gönderecek ilk siren seslerine doğru hızla ilerliyoruz.

‘Transatlantik’, birçok kişinin kötü yanlarını ortaya çıkaran zamanın ruhunun içinde insan kalmaya çalışan iki ana karakterin direnişini ortaya koyuyor. Kitabın içindeki gerçek Nazi tarihi ile kurgusal karakterlerin felsefi harmanı tüm dünyada milyonlarca okuyucuyu kendisine bağlıyor.

(Hürriyet Kitap, 29.08.2025)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN