Post image
‘Bir Ayağı Çukurdalar’ çetesi..

 

Sungu ÇAPAN

Robert Redford’un son filmi ‘İhtiyar Adam ve Silah’ gösterimde.

Sinemaseverlerin 38. kez yine 12 günlük, dolu dolu bir film sağanağına tutulacağı yeni bir İstanbul Film Festivali koşuşturmacasının başlayacağı bugün, artık 80’li yaşlarına girmiş Robert Redford’un son filmim olacak dediği “The Old Man and the Gun-İhtiyar Adam ve Silah” da gösterime giriyor. 2 yıl önceki “A Ghost Story-Bir Hayalet Hikâyesi”yle dikkati çekmiş yönetmen David Lowery’nin, Forrest Tucker adlı eski, iflah olmaz ama kibar ve centilmen bir banka soyguncusunun (çoğu gerçek) hayat hikâyesine dayanarak senaryosunu David Grann’la birlikte yazıp yönettiği “İhtiyar Adam ve Silah”, öncelikle Forrest rolünü verdiği Robert Redford’un varlığı nedeniyle özellikle benim de aralarında yer aldığım yaşlı kuşaktan seyircinin gönül tellerini yer yer titretecek türden, sevimli, dokunaklı ve hüzünlü, biyoğrafiğimsi bir soygun komedisi.

1930’lu yıllarda yaşı daha 13’ken bisiklet çalarak hırsızlığa başlamış, evinden, ıslahevlerinden kaçmış, tıkıldığı cezaevlerinden tünel kazıp duvarlara tırmanarak firar etmiş, hep gülümseyerek kibarca ve ısrarla gerçekleştirdiği “çalma” eylemlerini hayatının temel ilkesine dönüştürmüş, 74 yaşındaki Forrest’in (R.Redford) San Quentin hapisanesinden tanıdığı Teddy (Danny Glover) ve Waller (Tom Waits) adındaki 2 suç ortağı, yaşlı dostuyla oluşturduğu (yani polisin taktığı isimle “Bir Ayağı Çukurdalar” çetesiyle) 1981’de yaptığı soygunları eksen alıyor. Bu 1.5 saatlik biyografik suç komedisinde eskilerle yenileri kaynaştırıldığı harika bir oyuncu kadrosunu yönetmiş David Lowery. Özellikle 68’in özgür ruhunu yansıtan “Butch Cassidy and Sundance Kid-Sonsuz Ölüm” westerniyle bizim kuşağın gönlünde taht kurmuş, unutulmaz Robert Redford’un titrek elleriyle silahını hiç kullanmadan ansızın karşısına çıktığı banka müdürü ya da veznedara tebessümler ederek ve laci takım giysileri içinde kibarca soygunlarını yaptığı filmi, artık kırış kırış olmuş yüzüne, feri kaçmış gözlerine karşın usta işi performansıyla baştan sona sürüklüyor üstad.

 

 

‘Atlara fısıldayan kadın’

Jewel adında, “atlara fısıldayan kadın” rolündeki adı gibi gözalıcı olan yine eskilerden, güzel yaşlanmış, zarif Sissy Spacek’le dozunda bir romantik ilişkiyi de hikâyesine yedirmiş yönetmen David Lowery, Forrest’i takip ederken ona gittikçe hayran kalan, Dallaslı, sevecen aile babası, sempatik polisi oynayan, karizmatik Casey Affleck’ten de iyi verim almasını bilmiş. Ayrıca yine eskilerden siyahi Danny Glover’le benzersiz sesiyle taçlandırdığı şarkıcılık kariyerine zaman zaman sinema oyunculuğunu da eklemiş Tom Waits’in Forrest’in suç ortaklarını canlandırdığı film, kibar soyguncunun geçmişini Redford’un eski filmlerinden alınmış kimi sahnelerle bezeyerek özetliyor. Kimi anılarla günümüzün yaşantılarını dengeleyen diyaloglar ve saptamalarla gelişen ve duygusallığın giderek aksiyonu geri plana ittiği film tüm gücünü nerdeyse beyaz perdede 60 yıllık, birkaç kuşağı etkilemiş büyük bir oyuncunun varlığından alıyor.

Başarılı oyuncu kadrosunun yanı sıra besteci Daniel Hart’ın hikâyeye cuk oturmuş, uyumlu müzikleri ve kameraman Joe Anderson’un görüntüleriyle de desteklenmiş “İhtiyar Adam ve Silah”, yönetmen Lowery’nin 1970-80’ler tarzında, akıcı bir anlatım tutturduğu, hoş ve hüzünlü bir Robert Redford filmi olarak meraklısınca seyredilmeyi hak ediyor özetle. Bilindiği gibi, “Sonsuz Ölüm”deki adını sonradan Utah’taki arazisinde kurduğu ve zaman içinde Bağımsız Sinema’nın en önemli şenliğine dönüşmüş Sundance Festivali’ne vermiş bu karizmatik oyuncu, yönetmen ve günün sorunlarıyla hep haşır neşir olagelmiş, aktivist aydının seyredeceğimiz son filmi olarak meraklısınca kuşkusuz kaçmaz!

(Cumhuriyet, 05.04.2019)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN