Post image
Yaşlılık Döneminde Depresyon Nedir? Nasıl Baş Edilir?

se.hacı

UZM. DR. Sevim HACIARİFOGLU TOLUNAY
KONUK YAZAR

İçe kapanma, duygulanma ve sık ağlamalar, hareketlerde yavaşlama, dikkatin azalması, uyku bozukluğu, kilo değişikliği ve unutkanlık gibi bellek problemleri “yaşlılığın doğal bir sonucu” olarak kabul EDİLMEMELİ ve depresyonla ilişkili olabileceği düşünülerek gerekli incelemeler yapılmalıdır. Çünkü tanı konamayan ve dolayısıyla tedavi edilmeyen depresyon,

• Ek tıbbi durumların (şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp hastalığı, kanser, bunama, karaciğer ve böbrek hastalığı gibi) daha da kötüleşmesine,

• Aile içi ilişkilerin bozulması ve gerginliklerin artmasına,

• Hastanın ve ailesinin yaşam kalitesinin düşmesine,

• Beklenenden erken ölümlere,

• İntihar ile sonuçlanabilen ölümlere neden olabilir.

Depresyon belirtilerinin varlığı danışmayı ve tıbbi yardım almayı gerektiren bir durumdur. Doğru tanımlanıp tedavi edilen hastalık yüzde 80-90 oranında iyileşmekte ve hastalar eski normal yaşantılarına geri dönmektedir.

Nedir? Nasıl Oluşur?

Depresyon, sık görülen ve yıkıcı sonuçları olabilen bir psikiyatrik hastalıktır. Gençlik döneminde görülebileceği gibi yaşlılık döneminde de görülebilir. Fakat bu dönem hastalığın oluşumu, tanınması ve tedavisi noktasında birtakım farklılıklar içerebilir.

Yaşlanmayla birlikte, beyin hücreleri ve damarlarda bozulma, nörotransmitter denilen bazı maddelerin veya hormonların artması veya azalması gibi doğal biyokimyasal değişimler veya eklenen tıbbi hastalıklar depresyonu ortaya çıkarabilir. Kişinin gençlik yıllarındaki psikiyatrik durumu, genetik faktörler (örneğin, aile üyelerinden birinde depresyon varlığı) veya çevresel olaylar (örn; bir yakınının ölümü, hastalanma, alıştığı muhitten taşınma, maddi zorluklar, emeklilik) da hastalığın ortaya çıkmasında etkili olabilir.

Peki Hastalığı Nasıl Tanıyacağız? Belirtileri Nelerdir?

Depresyon geçici bir ruh hali değildir. Yani, bir olay karşısında sıkıntı hissedilmesi veya mutsuz olunması depresyon olduğu anlamına gelmez. Depresyon hastalığı diyebilmek için, birtakım belirtilerin sürekli olarak görülüyor olması (en az 2 haftalık bir süredir) ve kişinin günlük yaşantısını ciddi bir şekilde etkiliyor olması gerekmektedir. Aşağıda, depresyon belirtileri sıralanmıştır (yaşlılığa DAHA ÖZGÜ olarak nitelendirilenler tırnak içerisinde gösterilmiştir);

* Keder, elem, üzüntü ve mutsuzluk hali

*Bir şey yapmak istememe, hevessiz olma

*Eskiden zevk alınan şeylerden artik zevk alınamıyor olması

* Kendini ümitsiz, değersiz ve çaresiz hissetme

* Geçmişteki başarısızlıklar veya hatalardan dolayı kendini suçlayıp durma

*Parasal, sağlık vb. konularda düşünüp durma, aşırı ve yersiz endişeler

*Olağan dışı duygulanma ve sık ağlamalar

* Gelecekten beklentinin kaybolması ve ölüm düşünceleri

* Düşüncelerde yavaşlama ve kararsızlıkların artması

*Dikkatin azalması ve yoğunlaşmada güçlük

* Yerinde duramama ve huzursuzluk hali

* Uyku bozukluğu (uykusuzluk veya aşırı uyuma)

* İştah ve kilo değişiklikleri (kilo kaybı veya kilo alımı)

* Doktorların herhangi bir sebep bulamadığı “Bedensel yakınmalar” (Baş ağrısı veya vücutta yaygın ağrılar, uyuşmalar, kabızlık, gaz ve şişkinlik, baş dönmesi, idrar yolları ile ilgili yakınmalar, saç dökülmesi..) olarak sayılabilir.

AİLELER Dikkatli Olmalı..

Aileler riskli durumlar konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Çünkü yaşlılarda depresyonu en sık tetikleyen durumlardan biri tıbbi hastalıklardır. Aynı zamanda, tıbbi hastalıkların varlığı depresyonu kötüleştirebilir.

*Bunama=Demans (En sık sebebi olan “Alzheimer Hastalığı”)

*Guatr

* Yüksek tansiyon,

*Şeker hastalığı,

*Kalp ve solunum sistemi hastalıkları,

* Karaciğer ve böbrek hastalığı

*İnme

*Kanser riskli durumlar arasında sayılabilir.

Bu hastalıkların varlığında yakın bir takip, gerekli önlemlerin alınması açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle, yeni ortaya çıkan belirtiler (örn, iştah ve uyku düzenindeki değişiklikler, unutkanlık vb. bellek problemleri, çevresindekileri tanımama, evde olmayan birini görme veya çevresindekilerden kötülük göreceği, zehirleneceği yönünde şüpheli, tuhaf inanışlar veya davranışlar, yerinde duramama ve huzursuzluk hali) dikkatle incelenmelidir. Ek olarak, hastanın aldığı-çıkardığı sıvı miktarı, kullandığı ilaçları ve düzenli olarak alıp almadığı da kontrol edilerek uygun önlemler alınmalıdır.

Ayrıca bazen depresyon, bunama benzeri belirtilerin yoğun olması nedeniyle BUNAMA ile KARIŞABİLİR (PSÖDODEMANS) ve gereksiz tedavilerin başlanması ve zaman kayıplarına neden olabilir.

Yapılması Gerekenler..

Ailede yaşlı olan kişiler, mümkün olduğunca vakit ayrılarak etkin bir şekilde dinlenmeli, konuşmaları için yeterli zaman ayrılmalı ve isteklerine olabildiğince kulak verilmelidir. Çünkü yaşlı kişiler, rahatsızlık vermek istemediği, anlaşılmayacağını düşündüğü veya sıkıntılı olmanın, hatta depresyonda olmanın bir “karakter zayıflığı veya akıl hastalığı” olduğunu düşündüğü için yakınlarına yaşadıklarını söylemekten çekinebilir veya korkabilirler.

Sabırlı ve hoşgörülü bir ortamda, hastanın yakından takip edilmesi anlaşıldığı, değer verildiği ve yalnız olmadığı hissine, dolayısıyla rahatlamasına ve olumsuz duygu ve düşüncelerini daha rahat ifade etmesine sebep olacaktır. Bu tutum, ailenin depresyon Belirtilerini daha iyi anlaması, uygun önlemler alması ve gerektiğinde bir doktorla görüşerek psikoterapi, ilaç ve diğer tedaviler konusunda işbirliği yapması açısından oldukça önemlidir.

Depresyon tanısının konması ve tedavisinin planlanması ANCAK iyi bir klinik değerlendirme ve ilişkili tüm psikiyatrik ve tıbbi durumların detaylı bir şekilde araştırılması ile mümkün olacaktır…

(Antalya Son Haber, 05.02.2018)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN