Post image
Herkes kendi hikayesinin peşinde

 

Burak GÖRAL

Geçen ay 32. Adana Altın Koza Film Festivali’nden tam sekiz dalda ödülle dönen, yönetmen Palin Esmer’in yeni filmi O da bir şey mi sıcağı sıcağına vizyonda…

Pelin Esmer’in filmlerinde hayat yolları ve bakış açıları farklı iki karakterin kesişmesi çoğunlukla hikayelerinin merkezindedir. Başarılı yönetmen önceki filmi İşe Yarar Bir Şey’de olduğu gibi yine yollarının kesişmesini merakla takip edeceğiniz iki karakteri karşılaştırıyor.

Hayatının sıkıntılı bir dönemecinde olan film yönetmeni Levent, son filminin gösterimi için Söke’deki festivale gelmiştir. Orada kaldığı otelde Aliye adlı genç bir kızla tanışır. Aliye otelin mutfak ve oda servisinde çalışan, avukat olmayı hayal ederken kendisini geçimini bile zor sağladığı bir konumda bulan, Levent’e bir sanatçı olarak hayranlık duyan bir gençtir. Levent İstanbul’a döndüğünde eşiyle sancılı ayrılma süreci içendeyken Aliye’den kendi hikayesini anlattığı ses mesajları almaya başlar. Bu mesajlar bir sanatçı egosuyla karşılayan Levent, isteksizce kollarını sıvadığı kısa filminde başrolü Aliye’ye teklif eder. Oysa Aliye’nin derdi ne oyuncu olmak ne de gerçekle kurguyu karıştırarak anlattığı kendi hikayesini bir yönetmene satmaktır…

Aslında sarkastik bir film ismi O da Bir Şey mi. Sanki kendi hikayelerinin biricikliğine çok inanan insanların ‘anlatsam film olur’ söylemleriyle dalga geçecekmiş gibi duruyor en başta. Oysa filmin derdi de niyeti de bu değil. Hem bardaki, oteldeki diğer insanların hem Aliye’nin hem de Aliye’nin hikayesindeki diğer kişilerin hikayeleri de önemli. Aslında herkesin kendi hikayesinin kendisini sahiplenmesi ve nasıl anlatmak isterse öyle anlatmakta özgür olduğunu söyleyen finalini çok sevdiğimi belirtmeliyim. ‘Anlatma’nın iyileytirici bir gücü de var elbette. Kişinin yönünü bulabilmesi, özgürleşmesi, kendisini ve yaşadıklarını nasıl anlattığıyla da ilgili. Ama film sadece buna değinmiyor. Aynı zamanda hikaye anlatıcılığı üzerine de bir film bu. Hikayelere olan muhtaçlığımız Levent karakteriyle (annesiyle konuştuğu sahnelerle birlikte), hikayelerimizi anlatma ihtiyacımız da Aliye karakteriyle filmde yer almakta. Dolayısıyla Pelin Esmer’in son derece şık bir sinematografi ve sanat yönetmenliğini de barındıran bu filmine bu duyarlılıkla bakabilen seyirci filmin sonunda ödülünü alarak çıkıyor salondan.

Timuçin Esen Levent karakteri için çok doğru bir seçim olmuş. Annesi rolünde İpek Bilgin tek kelimeyle harika. Ama Aliye rolünde ilk kez tanıştığımız Merve Asya Özgür eğer biraz kötü olsa film çok şey kaybedebilirdi. Genç oyuncu, karakterinin filmin kalbi olduğunun çok farkında ve oldukça da iyi bir performansla sinema dünyasına merhaba diyor…

(Oksijen O2, 17-23 Ekim 2025)

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN