Post image
Kadın haklarında en diplerdeyiz

 

Sarya TOPRAK

saryatoprak@birgun.net

Kadınların Sivil Hak ve Özgürlük Endeksi’ne göre Türkiye Bangladeş’in bile gerisinde kalarak 175 ülke arasında 119’uncu sırada yer alıyor. Ülkede 1980’lerde iyiye giden durum 2010’ların ortasında iktidarın artan baskıları ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla geriye gidiyor.

İsveç merkezli V-Dem (Varieties of Democracy) Enstitüsü 1789’dan beri Women’s Civil Liberties Index (Kadınların Sivil Hak ve Özgürlük Endeksi) verilerini topluyor. En son bu sene Mart ayında güncellenen rapor Türkiye ve dünya açısından geniş bir perspektif sunuyor. Türkiye 175 ülke arasında 119. sırada yer alarak Zimbabve, Hindistan, Bangladeş gibi ülkelerin dahi gerisinde. Listenin başını ise Danimarka çekerken son sırada Afganistan bulunuyor.

 

 

Rapora göre çoğu ülkede 20. yüzyıl sonu ve 21. yüzyılda yükselen bir eğilim gözlemleniyor. (özellikle kadın haklarıyla ilgili reformların uygulandığı dönemlerde) Ancak Türkiye özelinde bazı ivmeler gerileme de gösteriyor. Örneğin 2010’lar sonrasında kadınların haklarını saldırılar, kadına yönelik şiddette cezasızlık, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması gibi gelişmeler endeksteki ilerlemeyi durdurmuş.

Endeks Türkiye’de 1800’lerin başından uzun süre çok düşük seviyelerde (0.06 civarı) kalıyor. 20’nci yüzyıl ortalarından sonra yükselişe geçiyor. 2000’lerde 0.5’in üzerine çıkıyor. Son yıllarda ise 0.58 civarında dalgalanıyor.

 

 

CUMHURİYET VE KAZANIMLARIYLA ARTTI

Türkiye özelinde bu endeks kadınların yüzyıllar boyunca maruz bırakıldığı baskıları ve elde ettiği kazanımları anlamak için güçlü bir çerçeve sunuyor. Endeksin 0.06 gibi çok düşük bir seviyede başladığı 18’inci ve 19’uncu yüzyıllar, kadınların toplumsal ve siyasal hayatta neredeyse tamamen dışlandığını, bir birey olarak tanınmadığını gösteriyor. Bu dönemde kadınların mülkiyet edinme, eğitim görme ya da hareket özgürlüğü gibi hakları yok denecek kadar olduğu görülüyor. Osmanlı’nın son döneminde eğitim ve kamusal hayata katılım konusunda küçük adımlar atılsa da, endekste gözle görülür bir yükseliş Cumhuriyet’in ilanından sonra başlıyor.

Cumhuriyet reformları kadınların kamusal statüsünü dönüştüren kritik bir eşik oluşturdu. Medeni Kanun’un kabulüyle çok eşliliğin yasaklanması, miras ve boşanma haklarının düzenlenmesi, kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesi gibi adımlar, endeks değerlerini 20. yüzyıl ortalarına doğru kademeli şekilde yükseltiyor. Eğitimde kız çocuklarının yaygınlaşan erişimi, çalışma hayatında kadınların daha görünür olması bu ivmeyi güçlendiriyor.

FEMİNİST HAREKET KADINI GÜÇLENDİRDİ

1980’lerden sonra feminist hareketin yükselmesi, kadın örgütlerinin güçlenmesi ve uluslararası sözleşmelerin (CEDAW gibi) onaylanması, kadın haklarının daha da güçlenmesini sağlıyor. 2000’li yıllarda gerçekleştirilen yasal reformlar, ev içi şiddete karşı koruma yasaları ve cinsiyet eşitliği politikaları endeksi 0.5 seviyesinin üzerine taşıyor.

AKP iktidarının kadınlara yönelik baskıyı hızla artırdığı, tüm kazanılmış haklarını hedef almaya başladığı 2010’ların ortasından itibaren ise endeksin durağanlaştığı ve kısmi gerilemelerin yaşandığı görülüyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, kadınlara yönelik şiddetin yaygınlaşması, hukuki mekanizmaların etkin işlememesi gibi gelişmeler bu duraklamanın somut göstergeleri. 2020–2024 arasında 0.58 civarında seyreden değerler, hukuken tanınmış hakların varlığına rağmen uygulamada ciddi sorunlar olduğunu işaret ediyor.

Özetle, Türkiye’nin kadın hakları serüveni büyük sıçramalar ve duraksamalarla dolu. Tarihsel olarak çok düşük seviyelerden başlayan bu endeks, Cumhuriyet kazanımları ve uluslararası normların etkisiyle önemli bir yükseliş göstermiş, ancak son yıllarda ilerleme ivmesini kaybetmiş durumda. Bu tablo, Türkiye’de kadınların elde ettiği kazanımların kalıcı olmadığını, her dönem siyasal ve toplumsal koşullara bağlı olarak risk altında olabileceğini hatırlatıyor. Öte yandan veriler siyasal İslamcı bir rejimi kurumsallaştırmak isteyen iktidara karşı mücadele edilmezse ilk hedefin kadınların yaşamları olduğu tehlikesine dikkat çekiyor.

(Cumhuriyet, 26.09.2025)

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN