Yıllardır bu ülkede faili meçhullere alıştık… Gençlerimizin öldürülmesine alıştık, alıştırıldık… Daha iki gün önce tarihçi-yazar Necip Hablemitoğlu’nun suikast düzenlenerek öldürülmesinin yıl dönümüydü… 2002 yılında suikaste kurban giden Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu, 1999 yılında Ali Kırca‘nın sunduğu Siyaset Meydanı‘nda sayısal verilere de dayanarak FETÖ’yü anlatmıştı. Hablemitoğlu, “Köstebek” adlı kitabının önsözünde de şunları anlatıyordu:
“İşte ‘Köstebek’ adlı bu çalışma, içinde bulunduğumuz kapkara dönemde, devletimizin altının nasıl oyulduğunun, nasıl zaafa düşürüldüğünün binlerce örneğinden sadece birine ışık tutuyor: Türk Devleti’nin istihbarat birimlerine sızmış, kadrolaşmış fethullahçıları!.. Şeyhleri A.B.D.’de yaşayan, ancak kendi ülkesinde Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanan; C.I.A., MI6 ve BND gibi yabancı ülke istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan bir cemaate mensup müritlerin, asli görevi kendileri ile mücadele etmek olan istihbarat birimlerinde kadrolaşabileceğini, devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanabilecek düzeye gelebileceklerini kim tahmin edebilir ki? ‘Köstebek’, bu ihanet öyküsünün adıdır…”
On yıllardır bu ülkede oyunlar oynanıyor ve gelinen aşama ortada… Türkiye savaş ve terör kıskacında zor günler yaşıyor…
Henüz 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde yaşanan Beşiktaş trajedisinde kaybettiğimiz 44 insanımızın alçakça katlinin acısı içimizdeyken 17 Aralık günü Anadolu’nun göbeğinde, Kayseri’de yaşanan bombalı saldırıda 14 vatandaşımız daha öldürüldü. Her gün, her an gündem değişiyor hayatımızda… Ki, birkaç gün bile geçmeden Rus Büyükelçiliği ile Çankaya Belediyesi işbirliğiyle gerçekleştirilen bir fotoğraf sergisinin açılışına katılan Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov silahlı saldırıya uğradı… Üstelik de, saldırıyı Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli 22 yaşında bir polis gerçekleştirdi…
Büyükelçi açılışta konuşurken takım elbiseyle, sivil olarak törene katılan katili arkasında onu dinliyordu…
Ortadoğu’yu dünyayı yeniden şekillendirmek isteyen ülkeler, silah tüccarları dünyanın dört bir yanını kan gölüne çeviriyorlar 2016’ya veda ettiğimiz günlerde. Toplum olarak yüreklerimizde sessiz çığlıklar atarak izliyoruz yaşananları…
Bombalı terör saldırıları, suikastler art arda yaşanırken gündelik hayatımızda iç açıcı değil. Bir yandan kadın cinayetleri, çocuklara yönelik tacizler, hiç uğruna yaşanan cinayetler sürüyor. Bir yandan ise yine mahkemelerin insanları hayrete düşüren kararları devam ediyor… 1 Haziran 2013’te Ankara’da Ethem Sarısülük’ü (26) tabancayla başından vurarak öldüren Çevik Kuvvet polisi Ahmet Şahbaz’a mahkeme; 10 bin TL para cezası vererek adeta ödüllendiriyor. A pardon bu öldürmenin cezasının 100 TL’si daha var…
Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi, bir canın bedelini 10 bin 100 TL olarak belirlemiş… Böyle bir karar 26 yaşındaki evladı öldürülmüş bir anneyi memnun edebilir mi? Ya insanların hukuka olan inancına etkisi ne olur?
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN